iz’an ile beraber teslim ve iltizamdır;
eğer zaafı olmazsa, iltizamla beraber manevî imtisaldir.
şöyle tenkid kırıyor teslim ve imtisali, iz’an ve iltizamı.
Çendan bir şek vermezse, tasdikde de kalıyor bîtaraf lâubali.
Şu zaman-ı tereddüd, evham ve vesvesede, lâzım budur herkese:
İz’an ve iltizamı tenmiye ve takviye eden safi âsârı,
nuranî sıcak kalblerden çıkan bivesvese müsbet efkârı,
müşevvik beyanatı, hüsn-ü zanla temaşa, tedkik etmek gerektir.
Avrupa kâselisi beynindeyse, zebanzeddir bîtarafane düşünmek, muhakeme.
Halbuki bu kelime, muvakkat dinsizliktir.
Yeni mühtedi olsa, ya dine müşteriyse, belki o yapabilir.
Evet yüzde birisi, farz-ı kifaye için, hasm-ı dinî ilzamen,
ya talibi iknaen muvakkaten istese, o tavrı takabilir.
Lâkin yüzde doksana böyle terbiye vermek,
bir hasmı kazanmadan, kırk müslim feda olur.
Her biri bir vesvese.
Gurur Zaafdan Gelir, Dalâlete Gider. Gurur Dahilde İlhaddır;
Harice, Küffarın Efkârına Karşı Salâbettir
Bir menba-ı dalâlet, gurur-i fikriyedir.
Gurur onu çıkarır cadde-i cumhurîden,
açık yerde bırakır. Kendine cadde yapmak onu mecbur ediyor.
Menhec-i cumhurîden çıkmış şükûk ve evham, iki taraf atılmış.
Yanında cadde yapsa, o evhamla çarpışmak ona zaruri olur.
O mağrur serseri, hasenat-ı cumhurdan mahrum kaldığı halde,