Bir kaplan parçalıyor bir biçare adamı, zaafından kaçamıyor.
Felâketin sebebi, canavarda vahşettir.
Biçarenin zaafıysa, ona bir bahanedir. Vahşet cinayetiyle zaifi mahkum ediyor.
Ademin günahıyla vücud mahkum oluyor. ............
Hırs Sebeb-i Haybettir
Hırs haybeti getirir, aculiyet hüsranı! Zira ki fıtratta var
müretteb basamaklar, müselsel terettübe tatbik-i hareketi
etmediğinden haris, ağleb muvaffak olmaz.
Tatbik etse de onun bir tertib-i ca‘lisi süllem-i himmeti var;
bir basamak miktar, seyr-i fıtrîden kısa olduğundan
bir ye’se düşüp gaflet bastıktan sonra kapı açılır, rahmet verir nimeti.
Herkes başından geçmiş buna benzer bir şeyler.
Allah, kalbin bâtını, iman ve marifeti, tecelli-yi muhabbeti,
aşk ve şuhudu için yaratmış, nazik yapmış.
O nazenin gaybî; Samed âyinesidir,
sanem ona giremez. O şişeyi kırıyor o hacerin sıkleti!
Allah, kalbin zâhiri, sair şeylere yapmış bir mahzen-i muntazam.
O hırs-ı cinayetkâr, o nazik kalbi deler, ona verir zahmeti.
Sanemleri içine izinsiz idhal eder. Allah ondan darılır,
maksudunun aksiyle veriyor mücazatı.
Siyaset efkârını İslâmiyet akaidinin harim-i ismetine,
tam yerlerine kadar isâl eden herifler, ettikleri hizmeti,
şan ve şeref almazlar. Belki şeyn ve şenaat-i zemme mazhar oldular.