Ruhun Dört Havassına Dört Gayetü’l-Gâyat Var
Vicdana dört anâsır, ruha da dört havasdır:
İrade ve zihin ve his, lâtife-i rabbanî.
Şu dörtten her birinin var bir gayetü’l-gâyatı:
İradenin gayeti ibadet-i rahmanî,
zihnin marifetullah, hissin muhabbetullah,
lâtifenin şuhuddur, bir ihsan-ı sübhanî.
Ubudiyet-i mutlak, ibadet-i kâmile dördüne de câmidir;
bunun ismi takvadır, bir tabir-i Kur’anî.
Şeriatın esası şu dörtleri terbiye, tenmiye ve tehzibtir;
hem gayetü’l-gâyata saik ve hem mizanı.
* * *
ﻟﺎَ ﻣُﻮﺀَﺛِّﺮَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻜَﻮْﻥِ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
İcad ve halk-ı kevnde vasıta sırf zâhirî.
Ger vasıta hakiki olsa idi, hem hakiki bir tesir verilse idi,
hem bir şuur-u küllî verilmek lazım idi,
hem itkanın eseri, hem sanatın kemali muhtelif olacaktı.
Halbuki en âdiden en âlî, en küçükten en büyüğe kadar
hiçbir vakitte nazar fütur, kusur görmedi.
Her şeyde itkanı, her şe’nde ihtimam derece-i kemalde.
Her mahiyet kameti nisbetinde biçilmiş; giydirmiştir mucidi.
Demek müessir-i hakiki olan Zat-ı Vacibden tesiri noktasında denilmez:
Bazı karib, bir kısmı da baid veya eb’adi.