O zaman rahm-ı maderde sâkindi, ez’afdı, a’cezdi, rızk da ahsendi,
ekmeldi. Geldi de dünyaya âcizdi, zaifdi. Rızkı da kâmildi, hasendi.
Bir parça büyüdü, ihtiyarı geldi, zahmete de çattı. İktidarı yoktu,
ebeveyn şefkati muini edildi. İhtiyar, iktidar beraber geldiği bir zaman;
ipi boğaza dolandı, kendisi kendine bıraktı, o vakit ihtiyar nereye ilişti, karıştı.
İhtiyar, girmedi mideye, bedene; makina işledi,
nizamı bozmadı hanede, beldede işledi, çalıştı.
Nizamı bozuldu, noksan da bıraktı.. ihtiyar daimi demeli:
ﺭَﺑَّﻨَﺎ ﻟﺎَﺗَﻜِﻠْﻨَﺎ ﺍِﻟَﻰ ﺍَﻧْﻔُﺴِﻨَﺎ ﻓِﻰ ﺭِﺯْﻕٍ ﻓِﻰ ﺟَﺪِﻯ
İktidar demeli daimi: ﻳَﺎﺭَﺑِّﻰ ﺗَﻮَﻛَّﻠْﺖُ ﻋَﻠَﻴْﻚَ ﻓِﻰ ﺑَﺪْﺋِﻰ ﻭَﻋُﻮﺩِﻯ
Hayvanın rızkı da hayatı kadardır, nazar-ı kudrette mevkii, kıymeti.
Nasıl ki o kudret, âdeta bahane buluyor, hayatı veriyor,
öyle de rızkını önünde halkeder, serpiyor.
Güya ki kudret çalışır hummalı bir faaliyetle
âlem-i mevatı âlem-i hayata, kesifi lâtife kalb ve tebdil eder.
Hattâ ki en hasis bir maddede hayatın lemeatı serper;
öyle de her şeyde rızkı da hem eker, hem saklar.
O hayat nuruyla birleşmek içindir; zerrat-ı meyyite
bir kısmı hakiki cesettir, toplanır.. bir kısmı mecazî cesettir
rızk olur geliyor, birleşir, tutuşur. Rızk dahi münteşir,
hem geniş cesettir. Elhasıl hayatın ikidir cesedi:
Birisi muhassal, diğeri münteşir. Rızk ile hayatın ikisi ikizdir, tev’emdir;
nazar-ı kudrette bir olur kıymeti. “Kudret”tir, her şeyi ademden çıkarır.
“Kader”dir birinci cesedi nazmedip giydirir.
“İnayet” topluyor rızkını; münteşir cesedi, teksifle sevk eder, besletir.