İhya-yı Nev’, İhya-yı Ferd Gibidir
Mevt-âlûd bir nevm ile kışda uyuşmuş bir sinek,
nasıl onun ihyası kudrete ağır gelmez.
Şu dünyanın mevti de, ihyası da öyledir.
Bütün zîruh ihyası onda fazla nazlanmaz.
Tabiat, Bir Sanat-ı İlâhiyedir
Değil tâbi’ tabiat, belki matba’. Değil nakkaş, o belki bir nakıştır.
Değil fail, o kabildir. Değil masdar, o mistardır.
Değil nâzım, o nizamdır. Değil kudret, o kanundur.
İradî bir şeriattır, değil haric-i hakikatdar.
Vicdan, Cezbesi İle Allah’ı Tanır
Vicdanda mündemiçtir, bir incizab ve cezbe.
Bir cazibin cezbiyle daim olur incizab.
Cezbe düşer zîşuur, ger Zülcemal görünse,
etse tecelli daim pürşa’şaa bîhicab.
Bir Vacibü’l-Vücud’a, sahib-i Celâl ve Cemal;
şu fıtrat-ı zîşuur kat’i şehadet-meab.
Bir şahidi o cezbe. Hem diğeri incizab.
Fıtratın Şehadeti Sâdıkadır
Fıtratta yalan yoktur; ne dediyse doğrudur.
Çekirdeğin lisanı, meyl-i nümuv der:
“Ben, sünbüllenip meyvedar...” Doğru çıkar beyanı.
Yumurtanın içinde, derin derin söyler hayatın meyelânı ki:
“Ben piliç olurum, izn-i ilâhî ola.” Sâdık olur lisanı.