ARABÎ HUTBE-İ ŞÂMİYE’NİN MUKADDİMESİDİR
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَۤائِمًا
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Kırk sene evvel Şam’daki Cami-i Emevi’de, Şam ulemasının ısrarıyla, içinde yüz ehl-i ilim bulunan onbin adama yakın bir azim cemaata verilen bu Arabî ders risalesindeki hakikatleri, bir hiss-i kablelvuku ile Eski Said hissetmiş, kemal-i kat’iyetle müjdeler vermiş ve pek yakın bir zamanda o hakikatler görünecek zannetmiş. Halbuki iki harb-i umumi ve yirmi beş sene devam eden bir istibdad-ı mutlak, o hiss-i kablelvukuun kırk-elli sene tehirine sebep olmuş; ve şimdi o zamanda verdiği haberlerin aynen tezahürleri âlem-i İslâmiyette başlamış. Demek bu pek ehemmiyetli ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan doğruya 1327’ye 1 bedel 1371’de 2 ve Cami-i Emevî yerine âlem-i İslâm camiinde üç yüz yetmiş milyon bir cemaate hakikatli ve taze bir ders-i içtimaî ve İslâmîdir diye; tercümesini neşretmek zamanıdır, tahmin ederim.
Said Nursî
* * *