(1) İşte buna binaen temaşa et! Göreceksin ki, hilkatte câri olan kavanin-i amika-i dakika —ki, hurdebin-i akıl ile görünmez— hakaik-ı şeriat ne derece onları müraat ve onlar ile muarefet ve münasebette bulunmuşlardır ki, o kavanin-i hilkatin muvazenesi muhafaza etmiştir.
Evet; şu a’sar-ı tavîlede, şu müsademat-ı azime içinde hakaikını muhafaza, belki daha ziyade inkişafa (1) getirdiğinden gösterir ki, Resûl-ü Ekrem (aleyhisselam)ın mesleği, hiçbir vakit mahvolmayan hak üzerine müessestir.
Şu nükte ve noktaları bildiğinden sonra geniş ve muhakemeli ve müdakkik bir zihinle dinle: Ki, Muhammed-i Haşimî aleyhisselamın ümmiyeti ve adem-i kuvvet-i zahiresi ve adem-i hâkimiyeti ve adem-i meyl-i saltanat ile beraber gayet hatarlı mevakide kemal-i vüsuk ile teşebbüs ederek, efkâra galebe etmekle, ervaha tahabbüb ve tabâyia halâvetle tasallut, gayet kesire ve müstemirre ve rasiha ve me’lûfe olan âdât ve ahlâk-ı vahşiyaneyi esasıyla hedm ederek, onların yerine ahlâk-ı âliyeyi gayet metin bir esas ile lahm ve demlerine karışmış gibi tesis etmek ile beraber, zaviye-i vahşette hâmid olan bir kavimdeki kasavet-i vahşiyeyi ihmad.. ve hissiyat-ı dakikayı tehyic.. ve secâyâ-yı âliyeyi ikaz.. ve cevher-i insaniyetlerini izhar etmekle beraber evc-i medeniyete bir zaman-ı kasirde is’ad ederek şark ve garbda oturmuş maddî ve manevî bir devlet-i cesimeyi bir zaman-ı kalilde teşkil edip, ateş-i cevval gibi, belki nur-u nevvar gibi veyahud asâ-yı Musa gibi sair devletleri bel’ ve imha derecesine getirdiğinden, basar-ı basireti kör olmayanlara sıdkını ve nübüvvetini ve hakkıyla temessükünü göstermiştir.