YÜKSEKTEN BAKMAK İSTEYEN DESSAS BİR PAPAZA CEVAP
Bir adam seni çamura düşürmüş, öldürüyor. Ayağını senin boğazına basmış olduğu halde istifham-ı istihfafıyla sual ediyor ki: “Mezhebin nasıldır?” Buna cevab-ı müskit, küsmekle sükût edip, yüzüne tükürmektir. "Tükürün İngiliz-i lâinin o hayasız yüzüne!.." Ona değil, hakikat namına şudur:
S — “Din-i Muhammed nedir?”
C— Kur’an’dır.
S— “Fikir ve hayata ne verdi?”
C— Tevhid ve istikamet.
S— “Mezahimin devası nedir?”
C— Hurmet-i riba ve vücub-u zekâttır.
S— “Şu zelzeleye ne der?”
C— ... لَيْسَ لِلاِنْسَانِ اِلاَّ مَاسَعٰى * وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ
MÜCAHİD BİR HAYVAN MERSİYESİ
وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ اِلاَّ هُوَ
İşte o cünuddan bir gâzi-i şehîd
Nev-i hayvandaki meymun-u saîd.
Ey maymun-u meymun! Mü’minleri memnun, kâfirleri mahzun, Yunan’ı da mecnun eyledin. Öyle bir tokat vurdun ki, siyaset çarkını bozdun. Loyd Corc'u kudurttun. Venizelos'u geberttin. Mizan-ı siyasette pek ağır oturdun ki, küfrün ordularını, zulmün leşkerlerini bir hamlede havaya fırlattın. Başlarındaki maskelerini düşürüp maskara ederek, bütün dünyayı güldürdün.
Cennetle mübeşşer olan hayvanların isrine gittin
Cennette saîdsin; çünkü gazi hem şehidsin.