İnîkâs (1) Ya Hüviyeti Veya Hüviyetle Hasiyeti Veya Hüviyetle Mahiyeti Tutar
Biri biriden eltaf ve eşeff kudretin çok ayineleri vardır. Camdan suya, sudan havaya, havadan esîre, esîrden âlem-i misale, hatta zamana, hatta fikre.. ilâ ahir tenevvü ediyor. Suda kesifin aksi, aslın aynı değilse, nuranîde gayrı da değil; havada aynıdır. Hava ayinesinde bir kelime milyonlar kelimat olur. Kudretin şu matbaasında sırr-ı tenasülü, kalem-i sun’-ı ilâhî acib istinsah ediyor.
فَتَبَارَكَ اللهُ اَحْسَنُ الْخَالِقِينَ
Misleyn Telâkki Edilen Zıddeyn
Zevkî olan sofiye vahdetü’l-vücudu, Allah hesabına kainatı inkârdır.
Fikrî olan felsefe ve zaifü’l-itikadların lisanında olan vahdetü’l-vücud ise, -hâşa- kainat hesabına Allah’ı inkârdır. Biri vahdetü’ş-şuhud, diğeri vahdetü’l-mevcudu tazammun eder. Eyne's-Süreyyâ mine's-sera.
Nazar, mesele-i zevkiyede tasarruf etse bozar. Zevkî, keşfî olan emir, nazar-ı fikir mizanıyla tartılmaz, ona inse katılaşır, çirkinleşir. Meselâ: Toprak altında bir çekirdek; havada ondan çiçekli bir sünbül var. Âlem-i türabda nazar, çekirdeğe dikkat etse ince esasatı görür. Hava âlemindeki müzehher sünbülü onlara ircaıyla izah edemez. Çekirdek içine sıkıştıramaz. İşte zevk burada bakar, nazar orada; rüyet değişir.
Biçare hakikatler kıymetsiz ellerden kıymetsiz olur.