HADSÎ BİR HAKİKAT
S— Hazret-i Azrail birdir; bir anda, her yerde eceli gelenlerin ruhunu kabzeder. Hazret-i Cebrail, Sidretü’l-Münteha’da suret-i hakikiyesinde olduğu anda, “Dıhye” veya başkasının suretinde, meclis-i Nebevi’de iman ve İslâmın erkânını soruyor veya tebliğ eder. Daha, yalnız Allah bilir kaç yerlerde bulunuyor. Hazret-i Peygamber (s.a.v.) demiş: مَنْ رَاٰنِى فِى الْمَنَامِ فَقَدْ رَاٰنِى حَقًّا Şu sırra binaen, avam-ı ümmetten binlere, bir anda menamen ve havassa yakazaten ve keşfen temessülü ve umum ümmetin salavatının istimaı ve ahirette umumla görüşmesi ve şefaatı; hem de bir veli, bir anda pek çok yerlerde müşahedesi gibi sırların miftahı nedir?
C— Bir nuranînin timsali, onun hâsiyetine maliktir; hem gayrı değildir. Şu âleme karşı açılan âlem-i suver ve misalin bir penceresi olan ecsam-ı şeffafeden ayineler, ecsam-ı kesifenin hâssasız şeklini alır; fakat nuranînin timsaliyle beraber hassa-i zatiyesini de alır.
Meselâ: Bir adam, binler ayine ortasında dursa, her bir ayinede aynı şahıs bulunur; fakat ruhsuz, hissiz, fikirsiz birer şahıstır. Lâkin şems binler ayinede temessül etse, her bir timsal çendan şemsin azamet-i mahiyetine ve mertebe-i kemaline malik değilse de lâkin şemsin hissi hükmünde olan harareti, hayatı hükmünde olan ziyası, aklı hükmünde olan tenviri, havass-ı selâseyi câmidir. Nuranînin timsali hayy-ı mürtabittir. Kesifin timsali, meyyit-i müteharriktir. Ruh, en münevver bir nurdur. Tahdidi kabul etmeyen âlem-i misalin pencerelerinde temaşager bir ruhun gayr-ı mahsur timsalleri de, birer ruh-u mütecessittir. Havassına maliktir, onun gayrı değillerdir.
* * *