Şeşhane ile mitralyöze mukabele edilmez. İşte o silah, o düstur ki, medeniyet harbin eline vermiştir. Ben de kendi gözümle Grandük Nikolaviç’in namına iki emri gördüm. Der: “Askerimize bir köyden bir tüfenk açılsa, çoluk çocuğu ile imha edilecektir.” İkinci emri de: “Bir cemaatte bir adam, cephe zararına bize hıyanet etse, çoluk çocuğu ile imha edilecektir.”
İşte böyle ezlam bir düstur ile (İ.G.Z.) Anadolu’ya hücum ediyor.
S— Âlem-i İslâmdaki ihtilâfı tadil edecek çâre nedir?
C— Evvelâ: Müttefekun-aleyh olan makasıd-ı âliyeye nazar etmektir. Çünkü, Allahımız bir, Peygamberimiz bir, Kur’anımız bir. Zaruriyat-ı diniyede umumumuz müttefik. Zaruriyat-ı diniyeden başka olan teferruat veya tarz-ı telakkî veya tarik-i tefehhümdeki tefavüt, bu ittihad ve vahdeti sarsamaz, racih de gelemez. اْلحُبُّ فِى الّلهِ düstur tutulsa, aşk-ı hakikat harekâtımızda hâkim olsa —ki zaman dahi pek çok yardım ediyor— o ihtilâfat sahih bir mecraya sevk edilebilir.
Esefa; gaye-i hayalden tenasi veya nisyan olmakla, ezhan “ene”lere dönüp etrafında gezerler. İşte gaye-i hayal, maksad-ı âli bütün vuzuhuyla meydana atılmıştır.
ZULMÜN ŞEDİT BİR NEV’İ
Dünyada havas tanınan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu ve mahviyet iken, tahakküm ve tekebbüre sebeb olmuştur. Fukara aczi, avamın fakrı sebeb-i merhamet ve ihsan iken, esarete, mahkumiyetlerine müncer olmuştur.