(Benim gibi bir asabi ve sinirli ve hakikatı hiçbir şeye feda etmeyen, gayet insafsızlığa karşı sözlerindeki şiddet ve ifratı ile muaheze ederseniz, insafsızlığa bir insafsızlık daha ilave edersiniz.)
Ruh-u kulüp, ittihad-ı kulûbdedir. Ve mizac-ı hayat-ı hükümet kulüplerin imtizacındadır. Perişan ve tabakat-ı ağraz içinde yeni uyanmış bizim efkâr-ı umumiyemize peşkeş ettiğim o derece hüsnâ bir hakikatı kıymetnaşinaslıkla o kadar çirkin bir tevil libası giydirmişler ki, hamiyet ve gayretin emr-i kat’îsiyle endam ve aza-yı seb’asını perde-i nezaketi yırtmakla göstermeye mecburum. Her bir uzvu bir hakikat içinde gösteriyorum.
Birinci Hakikat: Bir adam bir dereceye çıksa ki, bir pencerede âlemi temaşa etse, kameti kısa olduğu halde o seviyeye gelmek için tetavül ve uzun olduğu halde tekavvüs ettiği gibi; bir adam kıymet ve istidadı mazhar olduğu rütbe ve hâkimiyetinin madûnunda olsa, tefritten teberrisini göstermek için tekebbür; ve mafevkinde olsa, ifrattan tenezzüh ve bir seviyeye gelmek ve ulviyetini izhar için tevazu edecektir.
İkinci Hakikat: Beşerin âmal ve ağrazı gayr-ı mahdut olduğundan, bu dar ve mahdut dünya istiab edemediğinden, her bir emirde ağraz-ı kesire tezahüm ederek tehasud ve keşmekeşi intac ve cidal-i hayatın müsabaka meydanına yol açıyor. Ahiret geniş olduğu için o gayr-ı mahdut âmâli istiab eylediğinden, umur-u uhreviyede (ki, birisi de hukukullah tabir olunan menafi-i umumiyedir) yerleştirilmesi için müzahemet yoktur.