İşte Afrika, biraderini tanımayarak öldürdü, şimdi vaveyla ediyor.
İşte âlem-i İslâm, bayraktar oğlunu gafletle bilmeyerek öldürmesine yardım etti, valide gibi saçlarını çekip âh u fîzar ediyor.
Milyonlarla ehl-i İslâm, hayr-ı mahz olan sefer-i hacca şedd-i rahl etmek yerine, şerr-i mahz olan düşman bayrağı altında dünyada uzun seyahatler ettirildi. فَاعْتَبِرُوا
كَمَۤا أَنَّ الضَّرُورَاتِ تُبِيحُ الْمَحْظُورَاتِ كَذٰلِكَ تُسَهِّلُ الْمُشْكِلاَتِ
Korkaklıkta darb-ı mesel hükmünde olan tavuk, çocukları yanında iken şefkat-i cinsiyesiyle camusa saldırır. İşte dehşetli bir cesaret.
Hem darb-ı mesel olmuş; keçi, kurttan havfı, ıztırar vaktinde mukavemete inkılâb eder, boynuzuyla kurdun karnını deldiği vakidir. İşte harika bir şecaat...
Fıtrî meyelan mukavemet-sûzdur. Bir avuç su, kalın bir demir gülle içinde atılsa, kışda soğuğa maruz bırakılsa, meyl-i inbisat demiri parçalar.
Evet, şefkatli tavuk cesareti, hamiyetli keçi ıztırarî şecaatı gibi fıtrî bir heyecan, demir güllede su gibi zulmün burûdetli husumet-i kâfiranesine maruz kaldıkça her şeyi parçalar. (Rus mojikleri buna şahiddir.)
Bununla beraber imanın mahiyetindeki harikulâde şehamet, izzet-i İslâmiyenin tabiatındaki âlempesend şecaat, uhuvvet-i İslâmiyenin intibahıyla her vakit mucizeleri gösterebilir.
Bir gün olur elbette doğar şems-i hakikat
Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i âlem.
***