İşte nokta-i istinad, kuvvete bedel haktır ki; şe’ni, adalet ve tevazündür. Hedefte, menfaat yerine fazilettir ki; şe’ni, muhabbet ve tecazübdür. Cihetü’l-vahdette unsuriyet ve milliyet yerine; rabıta-i dinî, vatanî, sınıfîdir ki; şe’ni, samimi uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedafüdür. Hayatta düstur-u cidal yerine düstur-u teavündür ki; şe’ni, ittihad ve tesanüddür. Heva yerine hüdadır ki; şe’ni, insaniyeten terakki ve ruhen tekâmüldür. Hevayı tahdid eder, nefsin hevesat-ı süfliyesinin teshiline bedel, ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder.
Demek biz mağlubiyetle ikinci cereyana takıldık ki, mazlumların ve cumhurun cereyanıdır. Başkalarından yüzde seksen fakir ve mazlumsa; İslâmdan doksan, belki doksan beştir. Âlem-i İslâm şu ikinci cereyana karşı lâkayd veya muarız kalmakla; hem istinadsız, hem bütün emeğini heder, hem onun istilâsıyla istihaleye maruz kalmaktan ise, âkılane davranıp onu İslâmî bir tarza çevirip kendine hâdim kılmaktır. Zira düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur; nasılki düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır. Şu iki cereyan birbirine zıt, hedefleri zıt, menfaatleri zıt olduğundan; birincisi dese: “Öl”, diğeri diyecek: “Diril!” Birinin menfaati; zarar, ihtilâf, tedenni, zaaf, uyumamızı istilzam ettiği gibi; ötekinin menfaati dahi kuvvetimizi, ittihadımızı bizzarure iktiza eder.
Şark husumeti, İslâm inkişafını boğuyordu; zail oldu ve olmalı... Garb husumeti, İslâmın ittihadına, uhuvvetin inkişafına en müessir sebebdir, baki kalmalı...
Birden o meclisden tasdik emareleri tezahür etti. Dediler:
– Evet ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada, İslâmın sadası olacaktır!.
Tekrar biri sordu:
– Musibet, cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddimesidir. Hangi fiilinizle kadere fetva verdirdiniz ki şu musibetle hükmetti. Musibet-i âmme, ekseriyetin hatasına terettüb eder. Hazırda mükâfatınız nedir?
Dedim:
– Mukaddimesi, üç mühim erkân-ı İslâmiyedeki ihmalimizdir: Salât, savm, zekât. Zira, yirmi dört saatten yalnız bir saati, beş namaz için Hâlik Tealâ bizden istedi.