• Âlem-i şehadetteki insanlara inşikak-ı kamer bir mucize-i Ahmedî (a.s.m.) olduğu gibi, mirac dahi âlem-i melekûttaki melâike ve ruhaniyata karşı bir mucize-i kübra-yı Ahmediyedir ki, nübüvvetinin velâyeti bu keramet-i bâhire ile isbat edilmiştir ve o parlak zat, berk ve kamer gibi melekûtta şulefeşan olmuştur. (Şuaat)
• Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirine şahittir. Birinci ikincisine bürhan-ı limmîdir; ikinci birincisine bürhan-ı innîdir. (Şuaat)
• Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir. Onun için ittihada sevk eder. Hayat, bir şeyi her şeye malik eder. (Nokta)
• Ruh, bir kanun-u zîvücud-u haricîdir, bir namus-u zîşuurdur. Sabit ve daim fıtrî kanunlar gibi ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş ve kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir, bir seyyale-i lâtifeyi o cevhere sadef etmiştir. Mevcut ruh, mâkul kanunun kardeşidir. İkisi hem daimî, hem âlem-i emirden gelmişlerdir. (Nokta)
• Şayet nev’ilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücud-u haricî giydirseydi, ruh olurdu. Eğer ruh vücudu çıkarsa, şuuru başından indirse, yine lâyemut bir kanun olurdu. (Münazarat)
• Ziya ile mevcudat görünür; hayat ile mevcudatın varlığı bilinir. Her birisi birer keşşaftır. (Nokta)
• Nasraniyet ya intifâ veya ıstıfâ ile İslâmiyete karşı terk-i silâh edecektir. Nasraniyet birkaç defa yırtıldı, Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor. Ya intifâ bulup sönecek veya hakiki Nasraniyetin esasını câmi olan hakaik-i İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır. İşte bu sırr-ı azîme Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm işaret etmiştir ki, “Hazret-i İsa (a.s.) nazil olup gelecek, ümmetimden olacak, ayn-ı şeriatımla amel edecektir.” 1 (Tuluat)
• Cumhur-u avamı, bürhandan ziyade, mehazdaki kudsiyet imtisâle sevk eder. (Sünuhat)
• Şeriat; yüzde doksanı –zaruriyat ve müsellemat-ı diniyedir– birer elmas sütundur. Mesail-i içtihadiye-i hilâfiye, yüzde ondur. Doksan elmas sütun, on altının himayesine verilmez. Kitablar ve içtihadlar Kur’an’a dürbîn olmalı, ayine olmalı; gölge ve vekil olmamalı. (Sünuhat)