Dördüncü Sual: Bir masumu idam, yoksa on caniyi afv daha zarardır?
Beşinci Sual: Tazyikat-ı maddiye, ehl-i meslek ve fikre galebe etmediği gibi daha ziyade nifak ve tefrika vermez mi?
Altıncı Sual: Maden-i hayatımız olan ittihad-ı millet, ref’-i imtiyazdan başka ne ile olur?
Yedinci Sual: Müsavatı ihlâl, yalnız bazılara tahsis ve haklarında kanunu tamamıyla tatbik etmek; zâhiren adalet iken bir cihette acaba müsavatsızlıkla zulüm ve garaz olmaz mı? Hem de tebriye ve tahliye ile masumiyetleri tebeyyün eden ekser mahbusînin belki yüzde sekseni masum iken; acaba ekseriyet nokta-i nazarında bu hâl hüküm-ferma olsa garaz ve fikr-i intikam olmaz mı? Divan-ı Harb’e diyeceğim yok, ihbar edenler düşünsünler.
Sekizinci Sual: Bir fırka kendine bir imtiyaz taksa, herkesin en hassas nükât-ı asabiyesine daima dokundura dokundura zorla herkesi meşrutiyete muhalif gibi gösterse ve herkes de onların kendilerine taktığı ism-i meşrutiyet altında olan mana-yı istibdada ilişmişse, acaba kabahat kimdedir?
Dokuzuncu Sual: Acaba bahçıvan bir bahçenin kapısını açsa, herkese ibahe etse, sonra da zayiat vuku bulsa kabahat kimdedir?
Onuncu Sual: Hürriyet-i kelâm ve fikir verilse, sonra da muaheze olunsa; acaba biçare milleti ateşe atmak için bir plân olmaz mı? Böyle olmasaydı, başka bahane ile mevki-i tatbike konulacağı hayale gelmez miydi?
On Birinci Sual: Herkes meşrutiyete yemin ediyor. Halbuki, ya müsemma-yı meşrutiyete kendi muhalif (n.f) veya edenlere karşı sükût etse, acaba keffaret-i yemin vermek lâzım gelmez mi? Ve millet yalancı olmaz mı? Ve masum olan efkâr-ı umumiyeyi yalancı, matuh ve gayr-ı mümeyyiz addolunmaz mı?