ve mutazammın olduğu istidad-ı kemalin tohumları hürriyetin yağmuruyla neşv ü nema bularak rengârenk elvan ile tezyin edeceğini bu fâ’l-i hayr bize müjde veriyor. Mucize-i Peygamberîdir (a.s.m.) ve bu millet-i mazlumeye bir inayet-i ilâhîdir ve cemiyet-i milliyenin niyet-i hâlisenin kerametidir ki, bu maden-i saadet ve hürriyet olan ittihad-ı kulûb ve muhabbet-i millî elimize meccanen geçti. Milel-i sâire milyonlarla cevahir-i nüfus feda etmekle kazandılar. Ölmüş olan hissiyat ve âmâl ve müyulât-ı âliye-i milliyemiz ve ahlak-ı hasene-i İslâmiyemizi bu küre-i arz denilen cezbe tutmuş mevlevî gibi meczub cevvalin simâhında tanin-endâz ve umum milleti sürur ile bir garib ihtizaza getiren sada-yı hürriyet ve adalet nefh-i sûr-i İsrafil gibi hayatlandırıyor. Sakın ey ihvan-ı vatan! Sefahetlerle tekrar öldürmeyiniz. Ve bütün efkâr-ı fâsideye ve ahlâk-ı rezîleye ve desais-i şeytaniyeye ve tabasbusata karşı, bu şeriat-ı garra üzerine müesses olan Kanun-u Esasî Azrail hükmüne geçti, onları öldürdü. Ey hamiyetli ihvan-ı vatan! İsrafat ve lezaiz-i nâmeşrua ile tekrar ihya etmeyiniz! Demek şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. Şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrutiyet ile rahm-ı mâdere geçtik; neşv ü nema bulacağız. Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkiden inşaallah mucize-i Peygamberî ile, şimendifer-i kanun-u şer’iye-i esasiyeye amelen ve burak-ı meşveret-i şer’iyeye fikren bineceğiz. Bu vahşet-engiz sahra-yı kebiri bir zaman-ı kasirde tekemmül-ü mebadi cihetiyle tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zira onlar öküz arabasına binmişler, yola gitmişler. Biz birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadiye bineceğiz, geçeceğiz.