Ey muhatap! Ben çok bağırıyorum. Zira asr-ı sâlis-i aşrin minaresinin tepesinde durup, fikren mazinin en derin derelerinde olanları câmiaya davet ediyorum. İşte ey iki ayaklı mezar-ı müteharrik! Mesîl-i neslin kapısında durmayınız. Mezar sizi bekliyor, çekiliniz. Tâ ki, hakikat-ı İslâmiye’yi hakkıyla kâinat üzerine temevvüc-sâz eden nesl-i cedid gelebilsin.
S— Eskiler bizden âlâ veya bizim gibi; gelenler bizden daha fena gelecekler?..
C— Ey Kürdler! Acaba şimdi bir miting yapsam, sizin iki bin sene evvel ecdâdınızı ve iki asır sonradaki evlâdınızı şu gürültühâne olan asr-ı hazır meclisine davet etsem, acaba eski ecdadınız demiyecekler ki:
“Hey mirasyedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhât, bizi akim bir kıyas ettiniz.”
Hem de sol safında durana şehristan-ı istikbalden gelen evlâdınız sağdakileri tasdik ederek, demiyecekler mi ki:
“Ey tenbel pederler! Siz misiniz hayatımızın suğra ve kübrası? Siz misiniz şu şanlı ecdadımızla bizi rabt eden hadd-i evsatı? Heyhat! Ne müşağabeli bir kıyas oldunuz?”
İşte ey Kürdler! Manzara-i hayal (1) üstünde gördünüz ki, şu büyük mitingde iki tarafı da sizi protesto ettiler.
S— Şu kadar tahkire müstahak değildik. Biz eslâfın ezyâlini tutmakla beraber, ahlâfın teşebbüsatından dahi geri kalmamağa söz veriyoruz.