Bu Hutbe-i Şamiye; İslâm âleminin içinde bulunduğu maddî-manevî hastalıkların nelerden ibaret bulunduğunu, felâket ve esarete hangi sebeplerden dolayı maruz kaldıklarını bildiren ve buna karşı çare-i halâs gösteren ve bundan sonra, İslâmiyetin zemin yüzünde maddî-manevî en yüksek terakkiyi göstereceğini, İslâmî medeniyetin kemal-i haşmetle meydana geleceğini ve zemin yüzünü pisliklerden temizleyeceğini delâil-i akliye ile isbat eden, müjde veren çok kıymetdar, bütün müslümanlara, hattâ insanlığa şamil bir dersdir, bir hutbedir.
Hutbe-i Şamiye’nin baş taraflarında diyor:
“Ben, bu zaman ve zeminde beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebiler, Avrupalılar terakkide istikbale uçmalariyle beraber, bizi maddi cihette kurûn-u vustâda durduran ve tevkif eden; altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır:
Birincisi: Ye’sin, ümidsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi.
İkincisi: Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.
Üçüncüsü: Adavete muhabbet.
Dördüncüsü: Ehl-i imanı birbirine bağlayan nuranî rabıtaları bilmemek.
Beşincisi: Çeşit çeşit sâri hastalıklar gibi intişar eden istibdat.
Altıncısı: Menfaat-ı şahsiyesine himmeti hasretmek.
Bu altı dehşetli hastalığın ilâcını da, bir tıb fakültesi hükmünde hayat-ı içtimaiyemize eczahane-i Kur’aniyeden ders aldığım altı kelime ile beyan ediyorum. Mualecenin esasları, onları biliyorum.
Birinci Kelime: “el-Emel” yani, rahmet-i ilâhiyeye kuvvetli ümid beslemek.
Evet, ben kendi hesabıma aldığım derse binaen; ey İslâm Cemaati! Müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bahusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyla olan Arab’ın saadetinin fecr-i sadıkının emareleri inkişafa başlıyor ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye’sin burnunun rağmına olarak (Haşiye) ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-ı kat’iyemle derim: