.......................
Eğer medeniyet böyle tecavüzat-ı haysiyet-şikenane ve iftiraat-ı nifakcuyane ve fikr-i intikam-ı bîinsafane ve mugalâtat-ı şeytankârane ve diyanette harekât-ı lâubaliyaneye müsait bir zemin ise; herkes şahit olsun ki o saadet-saray-ı medeniyet tesmiye olunan akrep ve yılanların yuvaları olan böyle mahall-i ağraza, Kürdistan’ın, hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet haymelerini tercih ediyorum. Zira burada görmediğim hürriyet-i fikir ve serbestiyet-i kelâm ve hüsn-ü niyet ve selâmet-i kalb, Kürdistan’ın dağlarında tam manasıyla hükümfermadır.
Bildiğime göre edipler edepli oluyorlar. Ve cerideler de terbiye-i efkâr ediyorlar. Şimdi bazı edipleri edepsiz ve bazı cerideleri de naşir-i ağraz görüyorum.
Eğer edep böyle ise ve efkâr-ı umumiye böyle müzebzib olsa, şahit olunuz; ondan vazgeçtim, bunda da dahil değilim. Ve Kürdistan’ın yüksek dağlarında, yani Başid başında ecsam ve elvah-ı âlemi, ceridelerine bedel mütalâa edeceğim.
Muarradır feyza-i feyzimiz şeyn-i temennadan
Bize dâd-ı ezeldir zîrden, bâlâdan istiğna
Çekildik neşve-i ümitten, tûl-ü emellerden
Ol mecnunuz ki, ettik vuslât-ı Leylâdan istiğna.
...................
***