Yedincisi: Hürriyeti sefahete şumülünü men’ ve âdab-ı şeriatle tahdid ve avamın siyaset-i şer’î bildikleri yalnız kısas ve kat’-ı yed haddini icra idi.
Fakat zemin bataklık ve dâm ve plân serilmiş idi. Ve en mukaddes olan itaat-ı askerî feda edildi. Üssü’l-esas esbab, fırkaların taraftarane ve garazkârane münakaşatı ve ceridelerinin belâgat yerine mübalağat ve yalan ve ifratperverâne keşmekeşleri idi. Bu metalib-i seb’ada nasıl ki elvan-ı seb’a çevrilse yalnız beyaz görünür; bunda da yalnız ziya-yı şeriat-ı beyza tecelli etti. Zira fesadın önüne sed çekti. ....................
Cemi kuvvetimle derim ki: Terakkimiz, ancak milletimiz olan İslâmiyetin terakkisiyle ve hakaik-i şeriatın tecellisiyledir. Yoksa, “Yürüyüşünü terk ile başkasının yürüyüşünü öğrenmedi” ile mâsadak olacağız. Evet, hem şan ve şeref, hem sevab-ı ahiret, hem cemiyet, hem hamiyet-i İslâmî, hem hubb-u vatan, hem hubb-u din ile mütehassis olmalıyız. Zira müsenna daha muhkemdir.
Ey paşalar, zabitler! Cinayetlerime ceza ve şimdi suallerime de cevap isterim. İslâmiyet, insaniyet-i kübra; ve şeriat, medeniyet-i fuzlâ olduğundan âlem-i İslâmiyet, medine-i fâzıla-i Eflatuniye olmağa sezâdır.
Birinci Sual: (Haşiye) Ceridelerin tesvilâtıyla meşru bilerek, burada görenek ve âdete binaen cereyan-ı umumiyeye kapılan safdillerin cezası nedir?
İkinci Sual: Bir insan yılan suretine girse veyahut bir veli haydut kıyafetine, yahut meşrutiyet istibdat şekline girse; ona taarruz edenlerin cezası nedir? Belki hakikaten yılan ve haydut ve istibdattır.
Üçüncü Sual: Acaba müstebid yalnız bir şahıs olur? Veyahud eşhas-ı müteaddide müstebid olurlar? Bence kuvvet, kanunda olmalı. Yoksa istibdat münkasım olmuş olur.
Dördüncü Sual: Bir masumu idam, yoksa on caniyi afv daha zarardır?
Beşinci Sual: Tazyikat-ı maddiye, ehl-i meslek ve fikre galebe etmediği gibi daha ziyade nifak ve tefrika vermez mi?