Afyon’da da devam eden mahkeme neticelendi. 1956 tarihinde Risale-i Nur’u inceleyen Diyanet İşleri Müşavere Kurulu verdiği bir raporla, Risale-i Nur’un iman ve ahlâkî tekemmülâta hizmet hususundaki vasfını ilân etti. Afyon mahkemesi de bu rapora istinaden, Risale-i Nur eserlerinin beraetine ve serbestiyetine karar verdi; hüküm kat’îleşti.
Afyon Mahkemesinin beraet kararından sonra, Isparta Sorgu Hâkimliği de men’-i muhakeme kararı verdi. Böylece, Risale-i Nur, birçok adlî süzgeçlerden geçerek umumî ve küllî bir serbestiyet ve hüsn-ü kabule mazhar oldu.
Nurların neşri: Anadolu’nun birçok yerlerinde Nurlara hizmet devam etmekle beraber; bilhassa Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Urfa Medrese-i Nuriyeleri yalnız bulundukları muhitte değil, çok geniş bir sahada hizmet-i imaniyede bulundular. Bu hizmetleri; yalnız bir kişi değil, bir merkez değil, yalnız malum şahıslar değil; hizmet-i Kur’aniye olduğu için, pek çok vecihlerde, pek çok zatlar tarafından ifa edildi. İsmi bilinmeyen nice halis talebeler, sadık mü’minler, bu hizmet-i kudsiyede çalıştılar, Nur-u Muhammedî’nin yayılmasına gayret ettiler.
Ankara’da, Üniversiteli talebeler ve muhterem hamiyetperver zatlar, Risale-i Nur mecmualarını matbaalarda tab’ ile her tarafa neşrine, bilhassa yeni harfle istifadeye muntazır kitlenin ellerine ulaşmasına çalıştılar. Risale-i Nur’un küllî neşriyatını gençliğin, mekteblilerin deruhte etmeleri bu hususta büyük fedakârlık göstermeleri ise; bu millet ve vatan için büyük bir saadet oldu. Çünkü, hiçbir şahsî menfaat taleb etmeden ve yalnız rıza-yı ilâhî için hareket etmeleri; onların, bu asil milletin hakiki evlâtları olduğunu gösterdi.
***
ÜSTADIN BARLA’YA GİDİŞİ
Üstad, Barla’dan yirmi beş sene evvel ayrılmış ve o zamana kadar hiç gitmemişti. Barla ile, kendi Nurs köyünden ziyade alâkadardı. Çünkü, hayat-ı maneviyesi olan Risale-i Nur burada telif edilmeye başlamıştı. Kur’an-ı Hakîmin hidayet nurlarını temsil eden Sözler ve Mektubat ve lemeat-ı Nuriye buradan etrafa yayılmıştı. Bu itibarla Barla, Risale-i Nur dershanesinin ilk merkezi idi.
Barla’daki hayatı gerçi nefiy ve inziva içinde ve tarassud altında geçmekle acı idi; fakat Risale-i Nur hakikatlerinin telif yeri olduğundan Üstad’ın en