çekmesi cihetinde müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir.” Her ne ise, bu defa sizin hatırınız için kaidemi bozdum, dünyaya baktım.
Said Nursî
***
BU SIKINTILI ZAMANDA NEFSİM SABIRSIZLIKLA BENİ TACİZ
EDERKEN, BU FIKRA ONU TAM SUSTURDU; ŞÜKRETTİRDİ.
SİZE DE FAİDESİ OLUR DİYE LEFFEN TAKDİM EDİLEN BU FIKRA,
BAŞIMIN YANINDA ASILI DURUYOR.
1- Ey nefsim! Yetmiş üç sene, yüzde doksan adamdan ziyade zevklerden hisseni almışsın. Daha hakkın kalmadı.
2- Sen, anî ve fani zevklerin bekasını arıyorsun; onun için onun zevaliyle ağlamaya başlıyorsun. Kör hissiyatınla bu yanlışının tam tokadını yersin. Bir dakika gülmeye bedel on saat ağlıyorsun.
3- Senin başına gelen zulümler ve musibetlerin altında kaderin adaleti var. İnsanlar, senin yapmadığın bir işle sana zulüm ediyorlar. Fakat, kader senin gizli hatalarına binaen, o musibet eliyle seni hem terbiye, hem hatana keffaret ediyor.
4- Hem yüzer tecrübemle, ey sabırsız nefsim! Kat’î kanaatın gelmiş ki; zâhirî musibetler altında ve neticesinde, inayet-i ilâhiyenin çok tatlı neticeleri var. عَسٰۤى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ çok kat’î bir hakikati ders veriyor. O dersi daima hatıra getir. Hem feleğin çarkını çeviren kanun-u ilâhî, senin hatırın için -o pek geniş kanun-u kaderî- değiştirilmez.
5- مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ kudsî düsturunu kendine Rehber et! Hevesli, akılsız çocuklar gibi, muvakkat, ehemmiyetsiz lezzetlerin peşinde koşma! Düşün ki; fani zevkler, sana manevî elemler, teessüfler bırakıyor. Sıkıntılar, elemler ise; bilâkis manevî lezzetler ve uhrevî sevaplar veriyor.