aynı tarihine ve başımıza gelen musibetin aynı dakikasına tam tamına tevafuku kuvvetli bir emaredir.
....................
Üçüncü Emare: Beyanına şimdilik lüzum olmadığından yazdırılmadı.
Said Nursî
***
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu hadise tesiriyle ben kendimi masum kardeşlerime rıza-yı kalb ile feda etmeye kat’i azm-u cezmettiğim ve çaresini fikren aradığım vakitte, Celcelutiye’yi okudum. Birden hatıra geldi ki, İmam-ı Ali radıyallahü anh: “Ya Rab! Eman ver!” diye dua etmiş; inşaallah, bu duanın sırrıyla selâmete çıkarsınız.
Evet Hazret-i Ali radıyallahü anh, Kaside-i Celcelutiye’de iki suretle Risale-i Nur’dan haber verdiği gibi, Ayetü’l-Kübra Risalesine işareten: وَبِاْلاٰيَةُ الْكُبْرٰى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ der. Ve bu işarette ima eder ki:
Ayetü’l-Kübra yüzünden ehemmiyetli bir musibet Risale-i Nur talebelerine gelecek ve “Ayetü’l-Kübra hakkı için o fecet ve musibetten şakirdlerine eman ver.” diye niyaz eder, o risaleyi ve menbaını şefaatçı yapar. Evet, Ayetü’l-Kübra Risalesi’nin tab’ı bahanesiyle gelen musibet, aynen o remz-i gaybîyi tasdik etti.
Hem o kasidede, hem Risale-i Nur’un mühim eczalarına, tertibiyle işaretlerin hatimesinde, mukabil sahifede der:
وَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا * وَحَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ
Yani:“İşte Risale-i Nur’un sözleri, harfleri ki, onlara işaretler eyledik. Sen onların hassalarını topla ve manalarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet, onlarla tamam olur” der. “Harflerin manalarını tahkik et” karinesiyle meani