Üçüncü Madde: Kararnamede kaç yerinde: “Devletin emniyetini ihlâl edebilir ve yapabilir.” gibi tabirlerle imkânat, vukuat yerinde istimal edilmiş. Herkes, mümkündür ki bir katl yapsın; bu imkân ile mesul olabilir mi?
Mevkuf
Said Nursî
***
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Reis beyefendi,
Ankara makamatına ve reis-i cumhura istida suretinde gönderdiğim müdafaanamemi ve başvekâletin de bunu ehemmiyetle kabul ettiklerini gösteren cevabî mektubunu rabten sunuyorum. Makam-i iddianın aleyhimizde beyan ettiği asılsız, ittihamkârane evhamın kat’i cevabları bu müdafaatımda vardır. Sair yerlerin garazkârane ve sathî zabıtnamelerine bina edilen buranın ehl-i vukuf raporunda o kadar hilâf-ı vaki ve mantıksız çok sözler vardır ki, onlara karşı bu itiraznamem takdim edilmişti. Ezcümle:
Size evvelce arzettiğim gibi, Eskişehir Mahkemesine, (163’üncü madde ile beni mahkûm etmek istedikleri zaman) demiştim: “Hükümet-i Cumhuriyenin iki yüz mebusu içinde aynı rakam yüz altmış üç mebusun imzalarıyla Van’daki dârü’l-fünunuma, medreseme yüz elli bin banknot tahsisat kabul etmeleri ve onun ile hükümet-i Cumhuriye’nin bana karşı olan teveccühü, bu 163.’üncü maddeyi hakkımda hükümden iskat ediyor.” dediğim halde, o ehl-i vukuf ise, “Yüz altmış üç mebus Said aleyhinde takibat yapmışlar.” diye tahrif etmiş. Ve bazı âyât-ı Kur’aniyeyi bir büyük en’am şeklinde eskiden beri bir âdet-i İslâmiyeye binaen yazdığımız halde, “Dinde tahrifat yapmış.” diye ittihama kalkmışlar. İşte makam-ı iddia da, bu ehl-i vukufun böyle bütün bütün asılsız evhamlarına binaen bizi mesul tutuyor. Halbuki, meclisiniz kararıyla, en yüksek heyet-i ilmiye ve fenniyenin tetkik ve tahkikine havale edilen, Risale-i Nur’un bütün eczaları tetkikten sonra, bil’ittifak, hakkımızda, “Said ve Risale-i Nur şakirdlerinin yazılarında; dini, mukaddesatı âlet edip,