söylemekten çekinmez ve levm-i lâimden korkmazlar. Bir gün, “Bismillâh” yazılı kabir taşlarını lâğımlar üzerine konurken görürler. Orada, dünyaca mühim zatlar hazır oldukları halde, kimsenin söyleyemediği gayet acı sözlerle o haksız işe ve daha başka haksız işlere de sedd-i sedid olmuşlardır.
Hem memleketimizde her kim Üstadımızı rencide etmeye cesaret etmişse, Risale-i Nur’a zarar getirmişse, mutlaka sû-i âkibete uğramışlardır. Bazıları dehalet edip akılları başlarına gelmiş ise de, bazıları da cezalarını çekmişlerdir. Bu vak’aların bazıları Lâhikada yazılmıştır.
Elhasıl: Mübarek Üstadımızın evsaf-ı kemalini ve mehasin-i ahvalini bizim gibi âcizlerin bihakkın tasvir ve tarif edebilmesine imkân yoktur. Hâlik-ı Zülcelâl Velcemal Hazretleri, Üstadımızı, bir vücud-u müstesna olarak yaratmış ve tevfik-i ilâhiyesine mazhar kılmıştır. Ne saadet ona ki; onun bizzat iştigal ettiği ve ehemmiyetle teşvik ve tavsiye ettiği Risale-i Nur ile hizmet-i Kur’aniye ve imaniyede buluna ve Risale-i Nur’dan dersini almış ola...
Üstadımız, memlekette bulundukça, fasılasız neşr-i hakaik eylemiş ve bizim saadetimiz için feyiz bahşeden mübarek nefesini sarfetmiştir. Cenab-ı Erhamürrâhiminden bütün ruh u canımızla niyaz ederiz ki “Mahşer gününde dahi bizleri, اَلسَّعِيدُ سَعِيدٌ فِى بَطْنِ اُمِّهِ hadis-i şerifine mazhar olan Üstadımız define-i ulûm ve fünun, bediü’l-beyan allâme-i Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ile birlikte haşretsin. Tâ ki, o korkulu günde nurlu, müşfik, mübarek eliyle elimizi tutsun, huzur-u Resûl-ü Ekrem aleyhissalâtü vesselâm’a bizi götürsün, inşâallah!...”
Risale-i Nur şakirdlerinden
Feyzi, Emin
***