BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ’NİN ESKİŞEHİR
MAHKEMESİ MÜDAFAATINDAN BİR KISMI
1935
Eskişehir mahkemesinde, Said Nursî’nin siyasî şeylerle meşgul olmadığı tahakkuk etmiş, sadece bir ayet-i kerimeyi tefsir eden bir risalesinden dolayı ceza verilmiştir ki, ayet-i kerime tefsirinden dolayı bir müfessiri cezalandırmak, dünyanın hiçbir mahkemesinde görülmemiştir; elbette ve elbette büyük bir adlî hatadır.
O Müdafaadan Bir Parça
Ey heyet-i hâkime! Beni, dört - beş madde ile ittiham edip tevkif ettiler.
Birinci Madde: İrtica fikriyle dini âlet edip, emniyet-i umumiyeyi ihlâl edebilecek bir teşebbüs niyeti var olduğu ihbar edilmiş.
Elcevap: Evvelâ; imkânat başkadır, vukuat başkadır. Her bir ferd, bir çok adamları öldürebilmesi mümkündür. Bu imkân-ı katil cihetiyle mahkemeye verilir mi? Her bir kibrit, bir haneyi yakması mümkündür. Bu yangın imkânıyla kibritler imha edilir mi?
Saniyen: Yüzbin defa hâşâ! İştigal ettiğimiz ulûm-u imaniye, rıza-yı ilâhiyeden başka hiçbir şeye âlet olamaz. Evet, güneş kamer’e peyk ve tabi olmadığı gibi, saadet-i ebediyenin nuranî ve kudsî anahtarı ve hayat-ı uhreviyenin bir güneşi olan iman dahi, hayat-ı içtimaiye-i siyasiye-i dünyeviyenin âleti olamaz. Evet, bu kâinatın en muazzam meselesi ve şu hilkat-ı âlemin en büyük muamması olan sırr-ı imandan daha ehemmiyetli bir mesele-i kâinat yoktur ki, bu mesele-i sırr-ı iman ona âlet olsun.
Ey heyet-i hâkime! Eğer bu işkenceli tevkifim, yalnız hayat-ı dünyeviyeme ve şahsıma ait olsa idi; emin olunuz ki, on seneden beri sükût ettiğim gibi yine sükût edecektim. Fakat bu tevkifim, çokların hayat-ı ebediyelerine ve muazzam tılsım-ı kâinatın keşfini tefsir eden Risale-i Nur’a ait olduğundan, yüz başım olsa ve her gün biri kesilse, bu sırr-ı azimden vazgeçmeyeceğim; ve sizin elinizden kurtulsam, elbette ecel pençesinden kurtulamayacağım. Ben ihtiyarım, kabir kapısındayım. İşte o müdhiş tılsım-ı kâinatın keşşafı olan Kur’an-ı Hakîmin o muazzam keşfini göze gösterir bir surette tefsir eden Risale-i Nur’un, o tılsıma ait yüzer meselelerinden, bu herkesin başına gelecek olan ecele ve kabre ait yalnız bu sırr-ı imana bakınız ki: