Kitaplar
Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

    Dördüncü Nokta: İşte bu risalede mezkûr otuz üç ayet-i meşhurenin bil’ittifak, tekellüfsüz, manaca ve cifirce Resaili’n-Nur’un başına parmak basmaları ve başta ayeti’n-Nur on parmakla ona işaret etmesi; eskiden beri ulema ortasında ve edibler mabeyninde meşhur bir düstur ve hakikatlı bir medar-ı istihracat ve hattâ hususî tarihlerde ve mezar taşlarında ediblerin istimal ettikleri maruf bir kanun-u ilmî iledir. Eğer o kanuna tasannu karışmazsa, işaret-i gaybiye olabilir. Eğer sun’î ve kasdî yapılsa, yalnız bir letafet, bir zarafet, bir cezalet olur.

     Evet edibler hususî ve şahsî tarihlerde onun taklidini yapmakla kelâmlarını güzelleştirdikleri, hem cifir ilminin en esaslı bir kaidesi ve mühim bir anahtarı olan makam-ı ebcedî ile işaret ise; her cihetle ayn-ı şuur ve nefs-i ilim ve mahz-ı irade ve tesadüfî halleri olmayan ve lüzumsuz maddeleri bulunmayan Kur’an’ın bu kadar âyât-ı meşhuresi icma ile ve ittifakla Risale-i Nur’a işaret ve tevafukları sarahat derecesinde onun makbuliyetine bir şehadettir. Ve hak olduğuna bir imzadır ve şakirdlerine bir beşarettir.

      Beşinci Nokta: Bu hesab-ı ebcedî, makbul ve umumî bir düstur-u ilmî ve bir kanun-u edebî olduğuna deliller pek çoktur. Burada yalnız dört-beş tanesini numune için beyan edeceğiz.

      Birincisi: Bir zaman benî-İsrail âlimlerinden bir kısmı huzur-u Peygamberîde, surelerin başlarındaki 

  اٰلٓمٓ ۞ كٓهٰيٰعٓصٓ    gibi mukattaat-ı hurûfiyeyi işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler: “Yâ Muhammed! Senin ümmetinin müddeti azdır.”  Onlara mukabil dedi: “Az değil.” Sair surelerin başlarındaki mukattaatı okudu ve ferman etti: “Daha var.” Onlar sustular... (1)

     İkincisi: Hazret-i Ali radıyallahu anh’ın en meşhur Kaside-i Celcelutiye’si, baştan nihayete kadar bir nevi hesab-ı ebcedî ve cifir ile telif edilmiş ve öyle de matbaalarda basılmış.

    Üçüncüsü: Cafer-i Sadık radıyallahü anh ve Muhyiddin-i Arabî (r.a.) gibi esrar-ı gaybiye ile uğraşan zatlar ve esrar-ı huruf ilmine çalışanlar, bu hesab-ı ebcedîyi gaybî bir düstur ve bir anahtar kabul etmişler.

    Dördüncüsü: Yüksek edibler bu hesabı, edebî bir kanun-u letafet kabul edip eski zamandan beri onu istimal etmişler. Hatta letafetin hatırı için iradî ve sun’î ve taklidî olmamak lâzım gelirken, sun’î ve kasdî bir surette o gaybî anahtarların taklidini yapıyorlar.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315
Fihrist
Lügat