Elhasıl: Nasıl ki bu ayette bulunan işarî mana yedi surede yedi işaret hükmünde olup delâlet, belki sarahat derecesine çıkıyor. Aynen öyle de: صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ ’deki remz dahi, yedi-sekiz surelerde bulunmakla yedi-sekiz remz hükmünde olarak o remzi, işaret, belki delâlet, belki sarahat derecesine çıkarıyor.
İHTAR: Külfetsiz olmak üzere birden hatıra
gelen işarat kaydedildi. Tekellüfe girmemek için
işaretli otuz üç ayetin çok işaratı kaydedilmedi.
YİRMİ ÜÇÜNCÜ AYET:
عَسٰى رَبُّنَا اَنْ يُبْدِلَنَا خَيْرًا Şu ayet her asra baktığı gibi bu asra da bakıyor ve bu asırda kâbuslu bir rüya gibi musibetlere düşen ve Rabb-i Rahîminden onu hayra tebdil etmesini rica edenler içinde Resaili’n-Nur şakirdlerine hususî remzettiğine bir emaresi şudur ki: Bu ayetin makam-ı cifrîsi olan bin üç yüz kırk beşte ehemmiyetli risaleler telif ile beraber, fevkalâde hadiseler vukua gelmeğe hazırlandılar ve o Resaili’n-Nur’un merkez-i intişarı olan Barla karyesinde ziyade sıkıntı müellifine verildi. Ve hususan küçük mescidine ilişildiği zaman Resaili’n-Nur şakirdleri kuvvetli bir rica ile dergâh-ı ilâhiyeye iltica edip, “Ya Rab! Bu müthiş rüyayı hayra tebdil eyle.” deyip yalvardılar. Herkesin meyusiyetlerine mukabil pek kuvvetli bir ümid ve rica ile müslümanların kuvve-i maneviyelerini takviye ettiler. Bu ayetin birden külfetsiz hatıra geleni bu kadardır. Yoksa esrarı çoktur. Tekellüf olmasın diye kısa kestim.
YİRMİ DÖRDÜNCÜ AYET ve AYETLER:
Hem Sure-i Zümer, hem Sure-i Casiye, hem Sure-i Ahkaf’ın başlarında bulunan تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ âyât-ı azimeleridir. Şu ayetler dahi yirmi ikincideki ayetler gibi Risaletü’n-Nur’un ismine ve zatına, hem telif ve intişarına bir mana-yı remzîyle bakıyorlar.