ehemmiyetle gösterdikleri bu bin üç yüz kırk dörtte Risaletü’n-Nur ve şakirdlerinden daha ziyade bu vazifeyi müşkil şerait içinde sebatkârane yapan zâhirde görülmüyor. Demek bu ayet onları dahi daire-i harîmine hususî dahil ediyor.
ON BEŞİNCİ AYET:
يَا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكُمْ نُورًا مُبِينًا
Şu ayet bu zamana dahi hitab eder. Çünkü tamam – مُبِينًا hariç kalsa– bin üç yüz altmış küsur eder. Eğer قَدْ جَٓاءَكُمْ ’den sonraki olsa بُرْهَانٌ ve نُورًا kelimelerindeki tenvinler ( ن ) sayılsa bin üç yüz on eder. Demek bu asra da hitab eder. Hem قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ cümlesi yalnız dört farkla Furkan adedine tevafukla sarihan baktığı gibi, o kudsî bürhan-ı ilâhînin bu zamanda parlak ve kuvvetli bir bürhanı olan Resaili’n-Nur’a dahi ikinci cümlesi olan اَنْزَلْنَا اِلَيْكُمْ نُورًا مُبِينًا adedi, iki tenvin vakıfta iki elif sayılmak cihetiyle beş yüz doksan sekiz ederek aynen tam tamına Resaili’n-Nur’a ve Risaletü’n-Nur adedine tevafuk ile o semavî bürhan-ı kudsînin yerde bir bürhanı, Resaili’n-Nur olduğunu remzen haber veriyor.
İHTAR: “Sözler”in üç ismi olan Risale-i Nur veya Resaili’n-Nur
veya Risaleti’n-Nur’daki şeddeli ( ن ) iki ( ن ) sayılmak, cifirce ağlebî
bir kaidedir. Şeddeli harf bazen bir, bazen iki sayılabilir.
ON ALTINCI AYET:
لِلَّذِينَ اٰمَنُوا هُدًى وَ شِفَٓاءٌ ’dur. Şu şifalı ayet çok zamandır benim derdlerimin şifası ve ilacı olduğu gibi eczahane-i kübra-yı ilâhiye olan Kur’an-ı Hakîm’in tiryakî ilaçlarından, Risale-i Nur eczalarının kavanozlarından