Kitaplar
Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki, semavî olan Kur’an’ın şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.

    Hem meselâ:  يَكَادُ زَيْتُهَا يُضٖٓىءُ وَ لَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ  cümlesi, mana-yı remziyle diyor ki: “On üçüncü ve on dördüncü asırda semavî lambalar ateşsiz yanarlar, ateş dokunmadan parlarlar. Onun zamanı yakındır.” Yani, bin iki yüz seksen tarihine yakındır. İşte, bu cümle ile nasıl ki elektriğin hilâf-ı âdet keyfiyetini ve geleceğini remzen beyan eder. Aynen öyle de; manevî bir elektrik olan Resaili’n-Nur dahi gayet yüksek ve derin bir ilim olduğu halde, külfet-i tahsile ve derse çalışmağa ve başka üstadlardan taallüm edilmeğe ve müderrisinin ağzından iktibas olmağa muhtaç olmadan herkes derecesine göre o ulûm-u âliyeyi, meşakkat ateşine lüzum kalmadan anlayabilir, kendi kendine istifade eder. Muhakkik bir âlim olabilir. Hem işaret eder ki; Resaili’n-Nur müellifi dahi ateşsiz yanar, tahsil için külfet ve ders meşakkatine muhtaç olmadan kendi kendine nurlanır, âlim olur.

    Evet bu cümlenin bu mucizane üç işaratı elektrik ve Resaili’n-Nur hakkında hak olduğu gibi, müellif hakkında dahi ayn-ı hakikattır. Tarihçe-i hayatını okuyanlar ve hemşehrileri bilirler ki, İzhar kitabından sonraki medrese usulünce on beş sene ders almakla okunan kitabları Resaili’n-Nur müellifi yalnız üç ayda tahsil etmiş.

     Hem, nasıl ki bu cümlenin manevî münasebet cihetinde kuvvetli ve letafetli işareti var; öyle de cifrî ve ebcedî tevafukuyla hem elektriğin zaman-ı zuhurunun kurbiyetini, hem Resaili’n-Nur’un meydana çıkması, hem de müellifinin velâdetini remzen haber veriyor. Bir lem’a-i i’caz daha gösterir. Şöyle ki:  يَكَادُ زَيْتُهَا يُضٖٓىءُ  ’un makamı, bin iki yüz yetmiş dokuz olup  وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ  kısmı ise, iki tenvin, iki “nun” sayılmak cihetiyle bin iki yüz seksen dört ederek hem elektriğin taammümünün kurbiyetini, hem Resaili’n-Nur’un yakınlığını, hem on dört sene sonra müellifinin velâdetini  يَكَادُ  kelime-i kudsiyesiyle manen işaret ettiği gibi, cifir ile de tam tamına aynı tarihe tevafukla işaret eder. Malûmdur ki zaif ve ince ipler içtima ettikçe kuvvetleşir, 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315
Fihrist
Lügat