ekserisini ve nev-i beşerin kısm-ı âzamını istibdadı altına alan bir müthiş cereyanın düğümü ve düğmesi ve manen başı ve en müthiş olan o göçüp giden adam tokat yediği aynı zamanda, daha sene tamam olmadan o müthiş cereyanın bütün başları ve tarafdarları öyle semavi ve müthiş tokatlara ve şiddetli fırtınalı musibetlere tutulmaya başladılar ki kıyamete kadar azabını çekecekler ve çekiyorlar; ve edyan-ı semaviye ve İslâmiyete ettikleri cinayetlerin cezasını çok geniş bir dairede gördüler ve görüyorlar. Mimsiz medeniyetin bu istifrağ ve kusması ile dünyayı mülevves ettikleri için, aynı istihracın gösterdiği tarihte o medeniyetin başına öyle semavi tokat indi ki, en karanlık vahşetten daha aşağı indirdi.
Elhasıl: Sırr-ı İnnâ A’taynâ’da, çok geniş bir daireyi, dar bir dairede tatbik edilmiş. Nur müjdesi ise, dar ve manevi, fakat yüksek bir daireyi, geniş ve maddi bir daire suretinde tasvir edilmiş. Cenab-ı Hakka yüz bin şükür ediyorum ki, bu iki kusurumu يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ sırrına mazhar eyledi.
Said Nursî
۞۞۞
(Husrev’in bir fıkrasıdır)
Çok kıymetdar ve çok sevgili Üstadım, efendim,
Hazret-i İsa aleyhisselâmla Deccal hakkındaki ehadis-i müteşabiheden bir hadisin üç cihetle hakiki tevilini beyan ve izah eden Mehmed Feyzi ve Emin kardeşlerimizin mübarek fıkralarını Sabri kardeşim göndermiş, bugün aldım, okudum. Bu hadis-i şerifin mealine ve hakiki tevillerine o kadar muhtaç imişim ki; kızgın kum sahralarında senelerden beri susamışlara âb-ı hayat uzatır gibi ruh ve kalbim bir taze hayat buldu, derinden derine nefes aldım, bütün letâiflerim sürurla doldu, zahirî cesedimden manevî kalbime kadar sirayet etti. Sevgili Üstadımız, talebelerini; ve Kastamonulu