Kitaplar
Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

kıldıktan sonra bize emretti ki: “Size yemek yedireceğim, burada tayınınız var.” Mükerreren: “Yemezseniz bana dokuz zarar olur.” dedi. “Çünkü, yiyeceğinize karşı Cenab-ı Hak gönderecek.” Yemek yemekten affımızı rica etmiş isek de emretti: “Rızkınızı yiyin, bana gelir.” Emrini kırmamak için lütuf buyurduğu tereyağı ve kabak tatlısını ekmekle yemeye başladık. Daha sofrada iken ümid edilmeyen bir vakitte ve bir tarzda ve aynı miktarda bir adam geldi, elinde yediğimiz kadar taze ekmek, aynı yediğimiz miktarda –fındık kadar– tereyağı ve diğer elinde bize verilenin tam bir misli kabak tatlısı olarak kapıyı açtı. Artık taaccüb edilecek hiçbir cihette tesadüfe mahal kalmayarak, Risaletü’n-Nur şakirdlerinin rızkındaki bereket-i rabbaniyeyi gözümüzle gördük. Üstadımız emretti: “İhsan on misli olacak.” Halbuki bu ikram tamı tamına mislidir. Demek tayın ciheti galebe etti. Tayın temini ise mizan ile olur. Sonra aynı akşamda sadaka ciheti dahi hükmünü gösterdi. Biz gördük ki: Ekmek on misli, tereyağı tatlısı; o da on misli ve kabak tatlısı çok sevmediği için kabak, patlıcan turşusu on misli, me’mul hilâfında Risaletü’n-Nur’dan İkinci Şua’ın bir hafta mütalâasına mukabil bir manevî ücret olarak geldi. Gözümüzle gördük. Demek kabak tatlısının tatlılığı, tereyağın un helvasına girdi, kendisi turşuda kaldı.

     Risale-i Nur şakirdlerinin, hüsn-ü hizmetine acele bir mükâfat gördükleri gibi, hizmette kusur edenler dahi tokat yediklerini, Isparta’da olduğu gibi burada dahi gözümüzle gördük. Pek çok vukuatından beş-altısını beyan ediyoruz:

     Birincisi: Ben, yani Tahsin, bir gün yeni açtığımız dükkân meşgalesiyle bana emrolunan vazife-i Nuriyeyi tenbellik edip yapamadım. Aynı vakitte şefkatli bir tokat yedim. Dükkânda otururken birisi bana geldi, tebdil edilmek için emanet olmak üzere yüz lira verdi. Bu paranın sahibine Allah için bir hizmet yapmak üzere tebdil için Maliye Sandığına gittim. Bu parayı sayarken aralarında bir kalp lira bulundu. Bu yüzden ifadeye, sual ve cevap ve muahezeye maruz kaldığım gibi, evimizi de taharri etmek icab etti. Beni mahkemeye verdiler. Fakat terbiye ve şefkat tokadı olmak cihetiyle yine Risaletü’n-Nur kerametini gösterdi, zararsız kurtulduk.

     İkincisi: Üstadımıza ve Risaletü’n-Nur’a dört-beş sene hizmet eden ve okutturan ve cidden tarafdar bulunan bir zat, elinde dine ait bir gazete ile geldi. Risale-i Nur’un mesleğine muhalif bir cereyanın sahiplerine tarafdarane 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315
Fihrist
Lügat