Halbuki o hadsiz matlabları ummadığı yerden, vakt-i münasipte, muntazaman onların ellerine veriliyor ve bilmüşahede görünüyor.
İşte, şu mevcudatın bu hadsiz fakr ve ihtiyacatı ve bu fevkalâde ianat-ı gaybiye ve imdadat-ı rahmaniye bilbedahe gösterir ki, bir Ganiyy-i Mutlak ve Kerîm-i Mutlak ve Kadîr-i Mutlak olan bir hâmi ve râzıkları vardır ki, her şey ve her zîhayat Ondan istiane eder, medet bekliyor. Manen اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ der. O vakit akıl, “Amenna ve saddakna” dedi.
Said Nursî
۞۞۞