Olmasaydın ey Risale-i Nur bize sen armağan;
Câh-ı masiva, nefs-i tağutla bel’ederdi bizi heman.
Dalâletten geçemez, küfür benliğinde kalırdık üryan,
Hamden lillâh katremizi bahr-i envarına düşürdün.
Sendeki esrar-ı Hak سَوْفَ تَرٰينٖى ’yi söylesem,
Gül vechindeki lâhut benini şerh ve beyan eylesem.
Nur-u Hudâ, mü’mine hedâ, dalâlete seyf-i hemtâ mı desem;
Zülfikar ve Asa-yı Musâ ile münkirleri girdaba düşürdün.
Aşina-yı bezm-i Hakdır Risale-i Nur talebeleri;
Nur-u Yezdan, Feyz-i Kur’an’dır cümlesinin rehberi.
Bu âciz nâtuvan onların bir hakir kemteri,
Halil İbrahim’e “hâk-i der-i âl-i âba” tam düşürdün.
اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى
Duanıza çok muhtaç günahkâr kardeşiniz
Hâk-i der-i Âl-i Âba
۞۞۞