HALİL İBRAHİM’İN MANZUMESİDİR
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Zerremizi fart-ı şefkatinle şems-i envarına düşürdün,
Cehlimizle enaniyetimizi diyâr-ı irfanına düşürdün.
Maden-i nühâsımızı pota-i Furkan’a düşürdün,
Hayfâ ki, o potada zünnar-ı inkârımızı düşürdün.
Saray-ı Kâbe-i ulyâya erip tûl-u emelimizi düşürdün,
Makam-ı nûr-u tevhide varıp hâb-ı hayalimizi düşürdün.
Haremgâh-ı ilâhîde süveyda hücresine yükümüzü düşürdün,
Heyet-i suretinin derûnundaki manaya gönlümüzü düşürdün.
Tâ ezel sabahında vahdet nağmesini işittin,
Leyla-yı zaman Kays ile bir demde görüştün.
Dost ikliminin lâlesinin bağlarına eriştin,
Vahdet-i sâki midadını سَقٰيهُمْ kevserine düşürdün.