Kitaplar
Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

(aynı hadiseyi bir ikisi, yani Rüşdü ile Lütfi aynen görüyorlar, ikisi de az bir tabirle) aynı hadiseyi görmeleri ve bu defaki hadiseyi, yine dört tane şakirdler aynen görmesi gösteriyor ki, Risale-i Nur şakirdleri, bir cesedin azaları gibidirler ki, Risale-i Nur’a gelen hadiseyi, bir cesedin azaları gibi hissediyorlar.

     Hem Risale-i Nur şakirdlerinden Bekir’e o musibet gününden bir gün evvel biri demiş: “Üstadın seni çağırıyor!” Bir hiss-i kablelvuku ile ikinci gün Üstadının başına gelen ve rahmet-i ilâhiye ile hafif geçen müdhiş musibeti, düşmanların planları derecesinde büyük, ağır hissetmiş tarzında, ağlayarak gayet korkaklık ve halecan ile koşup geldi. O halecan ve ağlamasına hiç sebeb-i zâhiri yokken, yine heyecanını, ağlamasını teskin edemiyordu. Demek Risale-i Nur’a gelen musibet, şakirdlerini kerametkârane ikaz ediyordu.

    Hem musibetin aynı gününde Üstadımız gezmekten dönerken, –Husrev ve Mehmed’in ihbarıyla–  birdenbire sebepsiz ehl-i dünyaya karşı hiddete başladı. Yirmi beş sene evvel Divan-ı Harb-i Örfi’de kendi idam kararını beklerken, sebepsiz, kalbsiz, rütbeli iki adam, mahpus olduğu koğuşa tahkir için geldikleri zaman gayet acib bir surette söylediği o hale mahsus meşhur bir şetmi üç defa zalim ve garazkâr ehl-i dünyaya karşı sarfediyor: “Benden ne istiyorsunuz!” diye bağırarak tekrar ediyor. Sonra susuyor. Aynı dakikada, zabıta köşkü basmak için yedi-sekiz polis köşkün etrafına girdikleri zamana tevafuk ediyor.

     Medar-ı ibret bir hadise: Risale-i Nur naşirlerinin tazyiki yüzünden, amirlerinin yanında yüz bulmak niyetiyle Risale-i Nur naşirlerine ilişenlerin aks-i maksadıyla tokat yediklerinin yüz hadiseden bir hadisesi şudur ki:

     Sebepsiz, sırf bazı garazkârların keyfi için Risale-i Nur naşirlerine bir kulp takıp mahkemelerde süründürmek ve belki mahvetmek için sureten kendini dost gösterip gayet hainane bir riyakârlıkla dairemize sokulup, bir takım yalanlarla amirlerini iğfal edip Risale-i Nur naşirlerine müdhiş darbe gelmesine vesile olan bir adam, teveccüh ve makam kazanmak değil, bilakis öyle bir tokat yedi ki, dünyada kaldıkça vicdanı varsa vicdan azabı çektirecek. Hem o kolay vazifesinden müşkil bir vazifeye tahvil ettiler ve hem de ona yalancı nazarıyla baktılar. Ve hem nefret-i ammeyi kazandı. 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315
Fihrist
Lügat