Yıllarca, asırlarca bu nurun yine yansın,
Öksüz ve yetim, dul ve alîl hepsi de kansın.
Ey nur gülü, nur çehreni öpsem dudağından,
Kalb bahçesinin kalbine diksem budağından.
Her dem kokarak hem o güzel rayihasından
Çıksam yine ben âlem-i fani tasasından.
Nur güllerin açsın, yine miskler gibi tütsün,
Sinemde bu can bülbülü tevhid ile ötsün.
Sensin bize bir neşe veren ol gül-ü halis,
Sensin bize hem cümleden âlâ, dahi muhlis.
Ey nur-u risaletten gelen bir bürhan-ı Kur’an!
Ey sırr-ı Furkan’dan çıkan hüccet-i iman!
Sendin bize matlub, yine sendin bize mev’ud,
Sayende bu gün herkes olur zinde ve mesud.
Her an seni bekler ve sayıklardı bu dünya,
Hak kendini gösterdi, bugün bitti o rüya.
Bin üç yüz senedir toprağa dönmüş nice milyar
Mü’min ve muvahhid seni gözlerdi hep ey yâr!
Her hepsi de senden yana söylerdi kelâmı
Her hepsi de her an sana eylerdi selâmı.
Nur çehreni açsan, atarak perdeyi yüzden
Söyler bana ruhum yine مَا ازْدَدْتُ يَقٖينًا