kararını mahkeme-i temyiz tasdik ederek tam bir serbestiyetle Risale-i Nur’un intişarı ve okunmasını beklerken, bütün bütün aksine olarak men’edilmesi ve mahkemedeki risaleler sahiplerine iade edildiği halde, bizi de o cihetce konuşmaktan men’etmeleri cihetiyle belaların def’ine vesile olan bu küllî sadaka-i maneviye, belaya karşı çıkamadı, günahımız neticesi kuraklık başladı.
Biz Risale-i Nur şakirdleri, dünyaya çok ehemmiyet vermediğimizden, dünyaya yalnız Risale-i Nur için baktığımızdan, bu yağmursuzlukta dahi o noktadan bakıyoruz. İşte Denizli’de mahkemeye verilen cüz’î bir kısım Risale-i Nur sahiplerine iadesinin aynı zamanında, burada dahi bir kısım zatlar yazmaya başlamaları, aynı vakitte, bu yağmursuzlukta bir derece rahmet yağdı. Fakat Risale-i Nur’un serbestiyeti cüz’î olmasından, rahmet dahi cüz’î kaldı. İnşaallah yakında benim de risalelerim iade edilecek, tam serbest ve intişarı küllîleşecek ve rahmet dahi tam olacak. (Haşiye)
۞۞۞
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ بِعَدَدِ قَطَرَاتِ الْمَطَرِ فِى لَيْلَةِ الرَّغَائِبِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Aziz kardeşlerim,
Size iki pusulayı Leyle-i Regaibden altı saat evvel yazdım. “Hizb-i Nuriye” ve Husrev’in kâğıdı ile teslimden sonra, kat’iyen benim kanaatımda bir nevi mucize-i Ahmediye olarak iki aydan beri mütemadiyen kuraklık ve yağmursuzluk ve her tarafta daima namazlardan sonra pek çok duaların akim kaldığı ve herkes meyusiyetinden derd-i maişet endişesiyle kalben ağlarken, birden Leyle-i Regaibde bütün ömrümde hiç işitmediğim ve başkaları da işitmediği, üç saatte yüz defa, belki daha fazla tekrarla melek-i ra’dın bu yüksek ve şiddetli tesbihatıyla öyle bir rahmet yağdı ki, en muannide dahi Leyle-i Regaibin kudsiyetini ve Hazret-i Risaletin bir derece, bir cihette âlem-i şehadete teşrifinin umum kâinatça ve bütün asırlarda nazar-ı ehemmiyette ve rahmeten lil’âlemin olduğunu isbat etti ve kâinat o geceyi alkışlıyor diye gösterdi.