bir müjde veriyor ve Risale-i Nur’un makbuliyetine ve Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın daire-i rızasında bulunduğuna bizlere kanaat veriyor. Ezcümle:
Birincisi: Risale-i Nur şakirdlerinden Rıza görüyor: Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm, camide Hazret-i Ebu Bekiri’s-Sıddîk radıyallahü anh’a emrediyor: “Çık hutbe oku”. Ebu Bekiri’s-Sıddîk koşarak minberin en yukarı basamağına kadar çıkar, hutbe okur. Hutbe içinde cemaate der ki: “Bu söylediğim hakikatların izahatı Yirmi Dokuzuncu Sözdedir...”
İkincisi: Risale-i Nur’un şakirdlerinden Osman Nûri diyor ki: Rüyamda, şemail-i şerife muvafık, gayet nuranî bir surette Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı oturduğu yere dayanmış bir vaziyette gördüm. Bu anda bir sada geldi ki, Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın bir yaveri geliyor. Kapılar birdenbire kendi kendine açıldı. Risale-i Nur naşirlerinin Üstadı olan zat içeriye girdi. Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm, Üstadımıza şefkatkârane bir iltifat göstererek, dayandığı vaziyetten doğruldu. Ben de ağlayarak uyandım.
Üçüncüsü: Risale-i Nur şakirdlerine köşkünü tahsis eden Şükrü Efendi’dir. Rüyada ona diyorlar ki: “Senin o köşküne Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm gelmiş.” O da koşarak gidip, Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı çok nuranî ve sürurlu bir halde bulup ziyaret etmiş.
Dördüncüsü: Risale-i Nur şakirdlerinden Nazmi’dir. Rüyasında, ona diyorlar ki: “Risale-i Nur şakirdleri imansız ölmezler, kabre imanla girerler.”
Bu rüyalar Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm ile münasebetdar olmak cihetiyle, o rüyalar zamanında Mucizat-ı Ahmediye Risalesi münasebetiyle lâtif ve küçük bir iki tevafukun letaifini zikredeceğim. Şöyle ki:
Risale-i Nur eczalarından birkaç vecihle kerameti görülen mucizat-ı Ahmediyeye dair On Dokuzuncu Mektubun tashihi zamanında, yedi mucizat-ı Ahmediyeye (a.s.m.) mazhar yedi çocuğun bahsine geldiği vakitte Meliha isminde yedi yaşındaki kızım, umulmadık bir vakitde hanemden çıkıp Üstadımın oturduğu köşke geldi, o yedi çocuk bahsini masumane çocukçasına dinlemeye başladı. Çay içmesini çok sevdiği halde, kendine verildi, çocukların bahsi bitinceye kadar içmedi.