Üçüncü Nokta: Bu risaleyi mütalâa eden zatlar, inceden inceye hususan cifrî hesabatına meşgul olmağa lüzum yok; bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem umumunu okumak da lâzım değil, Hem keramet-i Gavsiye’nin ahirinde Şamlı Hafız Tevfik'in fıkrasından başlayıp ahire kadar mütalâadan sonra ve baştaki mukaddimeyi okuduktan sonra, istediği parçayı okusun.
Said Nursî
۞۞۞
(Şamlı Hafız Tevfik’in fıkrası)
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Mukaddime: Malum olsun ki, Zübdetü’r-Resail Umdetü’l-Vesail namında kutbü’l-ârifîn Ziyaeddin Mevlâna Şeyh Halid'in (k.s.) mektubat ve resail-i şerifelerinden muktebes nesayih-i kudsiyenin tercümesine dair bir risaleyi on üç sene mukaddem, Bursa’da Hoca Hasan Efendi’den almıştım. Nasılsa mütalâasına muvaffak olamamıştım. Tâ bu günlerde-kitablarımın arasında bir şey ararken- elime geçti. Dedim, bu Hazret-i Mevlâna Halid, Üstadımın hemşehrisidir. Hem İmam-ı Rabbanî'den sonra, tarik-ı Nakşî’nin en mühim kahramanıdır. Hem Tarik-ı Halidiye-i Nakşiye’nin piridir. Risaleyi mütalâa ederken Hazret-i Mevlâna’nın tercüme-i hâlinden şu fıkrayı gördüm:
Ashab-ı Kütüb-i Sitteden İmam-ı Hâkim, Müstedrek’inde ve Ebu Davud Kitab-ı Sünen’inde; Beyhakî, Şuab-ı İman’da tahriç buyurdukları:
اِنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ لِهٰذِهِ الْاُمَّةِ عَلٰى رَاْسِ كُلِّ مِاَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا
Yani; “Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor.” hadis-i şerifine mazhar ve mâsadak ve müzhir-i tam olan (eş-şehir, kutbü’l-ârifîn, gavsü’l-vâsilîn, vâris-i Muhammedî, kâmilü’t-tarikatü’l-âliyye ve’l-müceddidiyye) Mevlâna Halid-i Zülcenaheyn kuddise sırruhu, ilh...
Sonra tarihçe-i hayatında gördüm ki, tevellüdü 1193 tarihindedir. Sonra gördüm ki, 1224 tarihinde saltanat-ı Hind’in payitahtı olan Cihânabad’a dahil olmuş. Abdullah Dehlevî Hazretlerinden aldıkları füyuzat-ı maneviye ile Tarik-i Nakşî silsilesine girip müceddidliğe başlamış.