Kitaplar
Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

alıp baştan okuduktan sonra ahirini açarken   فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ   ile başlayan sahife açılıyordu. Ben hayret ediyordum. Onu okumayarak iki sahife sonra   وَصَلِّ اِلٰهِى   ile başlayan iki sahife ahirini okuduklarıma zam ederek her ne vakit baştan okuduğum ve terkettiğim sekiz sahifeye gelirken kitabın baki kalan yüze yakın sahifeleri içinde açtıkça yine   فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ   sahifesi açılıyordu. Hayret içinde hayret ediyordum. Elli defadan sonra dedim: “Acaba bu sahife neden açılıyor? Onu da okusam ne olur?” Baktım ki, Kaside-i Celcelutiye’yi okuduğum maksadın neticesini o sahife gösteriyor. Ben terk ettiğimden hata ettiğimi bildim. Ondan sonra okumaya başladım. Ondan sonra belki kırk defadan fazla ele aldıkça yine o sahife açılıyordu. Nihayet arkadaşlarıma hikâye ettim. Onlar da hayret içinde hayrette kaldılar. Dedim: “Bu, Celcelutiye’nin bir kerametidir. Sizleri değil, başkalarını ikna edecek maddî delil elimde yok. Yalnız benim müşahedatım var. Benim müşahedatım başkasına hüccet olamaz. Ben de şimdiye kadar delilsiz davaları yazmak âdetim değildir. Fakat madem şu tevafuk acibtir, elbette “Beni yaz.” diye işaret ediyor. Ve inanmayanlara kendini inandıracak ki yazdırmak istiyor. Cenab-ı Hakka yüzbin şükür ediyorum ki, bana hem büyük bir teselli hem davama büyük bir delil gösterdi. Ve tevafukun beş altı nev’i bize ve mesleğimize medar-ı imtiyaz ve vesile-i teşvik olarak verilmiş. Ve her meyusiyet ve gevşeklik zamanımızda bir kamçı-yı teşvik ve bir keramet-i hizmet-i Kur’aniyeye medar bir tevafuk-u lâtife imdadımıza yetiştiği gibi, bu defa da yetişti. Evet, kalben gayet alâkadar olduğum kardeşlerimin müfarakat zamanının pek yakın olduğu bir zamanda ve hapiste yalnız kalacağım bir anda ve üç ayda yetmiş defa acib bir tarzda bana açılan bir sayfanın kerametini dava ettiğim ve delilsiz kaldığım bir hengâmda Hz. Ali (r.a.)’ın Celcelutiye kasidesinin yetmiş defa bilâ-istisna bana açılan,   فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ   ’den başlayan üç-dört satırda üç-dört kuvvetli emare ve delil vardır ki,   فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ   hitab-ı umumîsinde bize hususî bakıyor.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315
Fihrist
Lügat