tetabuku ve şedde sayılsa لاَتَزَالُ طَۤائِفَةٌ مِنْ اُمَّتىِ fıkrasına üç manidar farkla muvafakatı ve manen mutabakatı, bu hadisin imasını teyid edip remz derecesine çıkarıyor. Ve müteaddit âyat-ı Kur’aniyede sırat-ı müstakim kelimesi, bir mana-yı remziyle Risaletü’n-Nur’a manaca ve cifirce ima etmesi remze yakın bir ima ile, Risaletü’n-Nur şakirdlerinin taifesi, ahirzamanda o taife-i kübra-i azamın ahirlerinde bir hizb-i makbul olacağını işaret eder diye def’aten birden ihtar edildi. وَالْعِلْمُ عِنْدَ اللّٰهِ لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّٰهُ
Sure-i İbrahim’den
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِۙ
كَلِمَةً طَيِّبَةً kelimesi (tenvinler sayılır, şedde sayılmaz) 1002 ederek Risaletü’n-Nur’un makamına dört manidar farkla tevafuku ve كَلِمَةً طَيِّبَةً “mübarek, güzel söz” manasıyla Risaletü’n-Nur’un güzel sözlerine tetabuku كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ şedde ve tenvinler sayılmazsa 1344 ederek tam tamına Risaletü’n-Nur’un zuhur ve intişar ve yükselmesinin tarihine muvafakatı ve manaca mutabakatı bir ima, belki bir remz, belki bir işarettir ki kelimat-ı tayyibe olan Risaletü’n-Nur’un güzel sözleri bu ayetin bu asırda bir medar-ı nazarıdır. Bu ayetin tam arkasında مَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍۨ الخ ayeti, Risale-i Nur muarızlarının pis mesleklerine manen bakması o imayı manen teyid eder.
Hem اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَٓاءِ manasıyla, Kur’an’ın tûba ağacı gibi aslî kökü semada, dalları ve semeratı zeminde intişarına mukabil; o Kur’an’ın bir tefsiri dahi aslî kökü zeminde, dal ve budakları semavatta ve hakaik-i ilâhiyede intişarını remzen ifade etmek ile o imayı tam teyid eder.