bir ( م ), bir ( ن ) ve şeddeli ( ن ) iki ( ن ) ve tenvin ( ن ) olmak üzere bin üç yüz yirmi sekiz eder ki, o müthiş tarihte bir taife ayağa kalkıp Cenab-ı Hakka halkı davet edeceğine işaret eder ki; o tarih hem hürriyet inkılâbının sarsıntılarından, hem harb-i umumî inkılâbının fırtınalarından şeriat-ı Ahmediye (a.s.m.) ve şeair-i İslâmiye inhisafa uğramasıyla o taife bütün kuvvet ve gayretiyle Allah’ın yoluna insanları davet etmekle beraber, kendileri de sünnet-i seniyye üzerine amel-i salihe çalışıp, İslâmiyetle iftihar eder. ( ى )’ye remzen haber veriyor. Ve bu tarihte böyle bir davet ve Kur’an’ın tahsinine lâyık olacak güzel söz ise şimdilik Sözler namındaki Risale-i Nur’un davet edici cüzleri başta görünüyor. اَحْسَنُ قَوْلاً kelime-i kudsiyesinin tarihçesi “daha ziyade güzel sözlü kim olabilir?” der. Demek birisi o tarihte gayet güzel sözleriyle meydana çıkacak. Sözlerinin güzelliğiyle halkı teshir edecek. Bu hassa ise, bu zamanda Risale-i Nur’un Sözler namında belâgatça ve hüsn ü cemalce ve tesir ve teshirce yüksek bir mertebede bulunan kelimatları ve kuvvetli sözlerinde bulunur. Demek bu ayet mana-yı işarîsiyle de Risale-i Nur’u tahsin eder.
OTUZ BİRİNCİ AYET:
Pederiyle beraber Risale-i Nur talebelerinden Salâhaddin Çelebi'nin Risale-i Nur’a ait bir ayetten bir istihracıdır.
وَاِنْ كُنْتُمْ مَرْضٰٓى اَوْ عَلٰى سَفَرٍ اَوْ جَٓاءَ اَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَٓائِطِ اَوْ لٰمَسْتُمُ النِّسَٓاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَٓاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا
mana-yı zâhirîsiyle diyor ki: “Su bulamadığınız vakit temiz toprak ile teyemmüm ediniz” der ve mana-yı işarîsiyle diyor ki, 1357’de manevi âb-ı hayat menbaları kapatıldığı zamanda temiz toprağa kasd ve teveccüh ediniz, onda bir menba-ı hayat ve bir maden-i nur bulursunuz. Bu ayetin şu işareti hususi bir surette Risale-i Nur’a bakmasına iki emare var: