Hem bununla beraber, bir hükûmetin elbette mahkemeleri ve kanunları bir olur. Bu dört-beş mahkemelerin ve üç-dört emniyet dairelerinin bize iade ettikleri kitapları Afyon Mahkemesi hangi kanun ile zabtediyor, vermiyor? Haydi farz-ı muhal olarak, bir-iki sahife Siracü’n-Nur’un ahirinde, bir buçuk sahife Mucizat-ı Kur’aniye’de ve iki-üç yaprak Tesettür Risalesi’ndeki meseleler yüzer kanuna muhalif de olsa; o parçalar, o sahifeler çıkarılıp yüzbinler sahife zararsız ve kanunların ilişmediği kitaplarımızın iade edilmesini bütün Nur talebelerinin diliyle istiyoruz.
Hem otuz üç âyat-ı Kur’aniyenin tahsinkârane işaretine mazhariyetini ve İmam-ı Ali (kerremallahü vechehu) ve Gavs-ı Âzam (radıyallahu anh) gibi evliyanın takdirlerini ve yüz bin ehl-i imanın tasdiklerini ve bu yirmi senede millete ve vatana zararsız ve pek çok menfaatli bir mertebeyi kazanan Risale-i Nur’u sinek kanadı gibi bahanelerle bazı risalelerin müsaderesine; hattâ dört yüz sahife olan ve yüz bin adamın imanlarını kurtarıp kuvvetlendiren Zülfikar-Mucizat mecmuasında eskiden yazılmış ve mürur-u zaman ve af kanunları görmüş iki ayetin tam haklı tefsirine dair iki sahife bahanesi ile, o pek menfaatli ve kıymettar mecmuanın müsadere edilmesi elbette mahkeme-i kübra-yı haşirde sorulacak.
Kitaplarımı müsadere eden heyete on altı sene evvel Eskişehir Mahkemesinde tesettür ayetine dair tefsirimin bahanesiyle beni mesul tuttukları için o vakit mahkeme-i temyiz ve tashihe verdiğim fıkrayı, Afyon’un sabık mahkemesinin heyetine tekrar ediyorum:
“Adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üç yüz elli senede ve her asırda üç yüz elli milyon Müslümanların hayat-ı içtimaiyesinde kudsî ve hakiki bir düstûr-u ilâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklarına istinaden ve bin üç yüz elli senede geçmiş ecdadımızın itikadlarına iktidaen tefsir eden bir adamı mahkûm eden haksız bir kararı, elbette rû-yi zeminde adalet varsa, o kararı red ve hükmü nakz edecektir, diye bağırıyorum, bu asrın sağır kulakları dahi işitsin!”
Âlem-i İslâma hiçbir zararı olmadığı gibi, pek çok faidesi bulunan Risale-i Nur’un tam serbestiyetini vermek, bu hükûmet-i İslâmiyenin büyük bir vazifesidir.