Bilhassa karar yerinde, mahkemenin yersiz temaslarına göre, yurdumuzda milletimizden kavmiyet farkı gözetilmeyeceğini kanunla sağlamış olmakla beraber millletimizin herhangi bir din âlimini de eser telifinden, vaazdan, nasihatten, tenkid hakkından, söz hürriyetinden men’ etmemiştir. Nitekim aramızda bulunan akliyatların da dinî duygu, şaşaalı saygılarına da müdahale göstermemiştir.
Bu sebeple; hakiki bir İslâm, bir din âlimi yahut vaizi, nâsihi hangi bir zaman ve mekânda: “Ey Müslümanlar! Kötü ahlâktan, menahiden, fısk u fücurdan, tereddiden sakınınz. Allah; müfsitleri, münafıkları, dinsizleri, zalimleri sevmez!” diye hitap ederse; etraftaki fertlerden, cemaattan herhangi bir zümre, “Sen din perdesi altında gizli emeller takip ediyorsun! Cemiyet kuruyorsun; devletin emniyetini bozuyorsun. Telmih, kinaye, rumuz, istiare, teşbih kasdıyla bizi tenkid ediyorsun, taarruza geçiyorsun.” dese, seyyiat sahalarındaki öz-iğrenç hareketlerini de kendisi için sorgusuz sualsiz mübah telâkki eylese, bir taraftan da o âlim ve vaize tecavüz etse, hürriyetini çiğnese, Allah’ın emrine uygun dinî telkinlerini baltalasa, akıl ile mantık, fen ile medeniyet, ilim ile hikmet o mütecavizi bir canavar yahut mecnun addeyler. Çünkü, Allah katında bir çobandan farkı olmayan nice eazımı bile dini sahalarda tenkid etmek, hakikatte enbiya varisi sayılan hakiki din âlimlerinin hakkıdır.
Ne hâcet, Allah ve Peygamberini de tenkid ve inkâr eden bazı dinsizler bile mücerred maddi hürriyete dayanıyor, gayr-ı ahlâkî neşriyat yapıyorlar. Onlara karşı, hakiki âlimlerin, vaizlerin ve nâsihlerin gayesi ise; insanları tereddiden korumak, ıslâha davet etmekten ibarettir.
Filhakika Buharî-i Şerif’te büyük Peygamberimiz (a.s.m.) buyuruyorlar ki: “Bir zaman gelir; memurluk ile başınıza geçecek vülât ile ümera, belki namazınızı da muayyen vaktinden çıkarırlar. Öyle bir zamana şahid olursanız; sakın fesada, nifaka saik olmayınız. Siz yine namazınızı gizlice –vaktinde– evinizde kılınız. Sonra gidiniz, çıkardıkları vakitte karaltının çoğuna tabi olunuz.” Böyle olmakla beraber ulemanın vazifesi büyüktür.
