Kitaplar
Müdafaalar

   Said Nursî, normal hayatında kanaatlerinde samimî ve kalbî, dinî hissiyatla meşbu olmakla beraber, bazen kendisinin cezbeye ve şuur hezeyanına tutulduğu anlaşılıyor. Yazdığı kitap ve mektupların incelenmesinden anlaşıldığına göre: Bu adamın yazılarında, halkı dinî mukaddesatı âlet ederek devletin emniyetini ihlâle teşvik etmek veya bir cemiyet kurmak kastında olduğunu gösterir bir sarahat ve emare olmayıp, kendisini yegâne âlim mahiyetinde göstermeye meraklı bir tavır takındığı görülmektedir.” diye yazılı bulunmaktadır.

   Ehl-i vukufun şu izahatı dahi gösteriyor ki: Said Nursî, bu yazılarını dinî bir vecd içerisinde şahsî fikir ve his ile yazmış. Ve samimî bir görüşün mahsülleri bulunduğu sabit olmakta ve iddia edilen “dinî hissiyatı âlet ederek, halkı hükûmet aleyhine teşvik ve bu hususta cemiyet kurmak” gibi fikirleri ve hareketleri mevcud değildir.

   İddia makamı; “Her âlim ve müellif sevilir ve sayılır, hürmet edilir fakat ona intisab derecesinde bağlanılmaz.” demektedir. Fakat bu birkaç kişinin Said Nursî’ye karşı bu derece inanmaları ve bağlanmaları, onun için suç teşkil edemez. Zamanımızda bundan çok fazla inanışlar Atatürk’e dahi gösterenler olmuştur. O zamanlar, o şahıslar herhalde tenkide değil, belki takdire mazhar olmuşlardır. Şimdi ise, Said Nursî’ye karşı vaki bu birkaç makam tevcihinin, gerek tevcih eden ve gerekse tevcih edilen için suç olduğu yolundaki iddiada dahi isabet görülemez.

   Zamanımızda gayet yüksek bir din âlimi olduğunu kabul ve tasdik ettiğim Bediüzzaman’ı iddia makamı, yüz bin baltalı ordusu bulunan meşhur Kefersudî'ye ve Rafizîlerden Hasan Sabbah'a benzetmek suretiyle çok mübalağa etmiştir. Halbuki iddia makamınca bahsedilen bu gibi işler ve hatta iddia edilen suç mevzuları tamamıyla ve ancak siyasî ihtiras sahiplerine yakışır işlerdir. Said Nursî’nin ise, siyasetle asla alâkası bulunmadığı ve böyle bir ihtiras olduğunu gösterir bir emare de mevcud bulunmayıp bilâkis ne siyaset ve ne de idare ve hükûmet işleriyle alâkası ve münasebeti bulunmadığı yolunda birçok deliller mevcud bulunmaktadır. Şöyle ki:

   1: Said Nursî, şahsî müdafaanamesinde: “Biz Risale-i Nur’u değil dünya cereyanlarına, belki kâinata da âlet edemeyiz. Risale-i Nur’un esas mesleği olan şefkat, hak ve hakkaniyet ve vicdan bizleri şiddetle siyasetten ve idareye ilişmekten men’etmiştir.” diye yazıları ve aynı zamanda, “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” manasına gelen 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360361362363364365366367368369370371372373374375376377378379380381382383384385386387388389390391392393394395396397398399400401402403404405406407408409410411412413414415416417418419420421422423424425426427428429430431432433434435436437438439440441442443444445446447448449450451452453454455456457458459460461462463464465466467468469470471472473474475476477478479480481482483484485486487488489490491492493494495496497498499500501502503504505506507508509510511512513514515516517518519520521522523524525526527528529530531532533534535536537538539540541542543544545546547548549550551552553554555556557558559560561562563564565566567568569570571
Fihrist
Lügat