(Avukat Ahmed Hikmet’in bize yazdığı
parça ile bu mektup, talebe itiraznamelerin-
de bu mektup başında ve parça ahirinde veya
içinde yazılsa münasiptir. Çünkü avukatlarımız
olan Hilmî ve Ahmed Hikmet ister istemez Nur
şakirdlerinden olmuşlar, onların da hisseleri var.)
بِاسْمِهِ
وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَآءِمًا
1/10/948
Mahkeme günü: Cuma
Çok sevgili Üstadımız efendimiz,
Dünkü mahkememiz çok ehemmiyetli, çok heyecanlı olmuştu. Avukat Halil Hilmî, baştan nihayete kadar cereyan eden mahkeme safahatında elde ettiği kanaatini hülâsaten serdettikten sonra:
“Denizli Mahkemesinde Said Nursî, Atatürk’e, rakı içe içe karnı su tulumbası gibi şişmiş” dediği, hem orada kendisine “Başını niye açmıyorsun? Sarığını niye çıkarmıyorsun?” dedikleri zaman, “Başım gövdemden ayrılmadıkça veya boynuma ip takılıp asılmadıkça bu teklifinizi bana tatbik edemezsiniz!” diye pek şiddetli konuştuğu halde, Said Nursî, Denizli’de dokuz ay imtidad eden tedkikat neticesinde –bugün de kendisine ve talebelerine isnad edilen suç mevzularından daha çok ittihamlardan hiç birisi mevcud olmamakla– eserleriyle, talebeleriyle beraat etmiş. Şimdi ise yüksek mahkemenizde çok