fışkıran kerametli bir Nur’um.” “Sen çok feyizli ve rahmetli bir hak kitabsın. Bazı has ve halis talebelerini evliya ve asfiya nişanlarıyla taltif ve tezyin ediyorsun. Hem mahkemelere senin eczaların bir mücrim, bir maznun sıfatıyla değil, belki bir muallim, bir mürebbi ve bir mürşid olarak girmiştir. Her divan-ı adalette en büyük dehşet ve savletini azamet ve izzetini parlak ve şaşaalı bir surette gösterdin. Onları da iman ve Kur’an suyuyla yıkadın.”
“Ey Risale-i Nur’un bir hâdimi ve tercümanı olan Üstadım! Allah’ın abdi ve İmam-ı Ali'nin (r.a.) manevî veledi ve Gavs-ı Âzam'ın (k.s.) müridi olan Üstadım! Beni huzur-u âlî-yi irfanına çıkar. İşte ancak bir kilo kadar olan bir aylık erzakı ve zahîresi paket halinde kâğıtta sarılı ve çivide asılı duruyor. O yokluk içinde tükenmez bir varlığa kavuşuyor. Hediye ve behiyyeleri almaktan çekiniyor. Zekat ve sadakaları, teberrük ve teberruları alsa idi, bugün bir milyon servet sahibi olurdu.”
***
(Risale-i Nur tesmiyesinin dokuz sebebleri içinde
yalnız birisine ilişmişler. Nur isimli has şakirdlerinden
göremiyoruz demişler. Haşiyede cevab verildiği gibi,
şimdi de Nuri Benli ve Küre’li saatçı Nuri, Nur
hizmetinde mümtazdırlar. Demek tenkid
edemiyorlar, cüz’î bahanelere mecbur oluyorlar.)
Yirmi Altıncı Söz Risalesinde otuz üç adet Sözler’in, otuz üç adet Mektupların, otuz bir adet Lem’alar’ın ve on üç aded Şualar’ın mecmuuna Risale-i Nur denilmesinin sırrı şudur ki: Bütün hayatımda Nur kelimesi her yerde bana rast gelmiş. Ezcümle, karyem Nurs’tur, merhum validemin ismi Nuriye’dir, Nakşî üstadım Seyyid Nur Muhammed’dir. Kadirî üstadlarımdan Nureddin, Kur’an üstadlarımdan Nuri, talebelerimden benimle en ziyade alâkadar Nur isimli bulunanlarıdır. (Ne garibdir ki, mühim Nur şakirdleri arasında Nuri isimli kimseye rastlanmamaktadır.) (Haşiye) Hem kitablarımı en