bulunmadıklarını; Beşinci Şuada isim tasrih etmemesine ve maksadının sadece ihbardan ibaret olmasına göre, bunun da bir suç teşkil etmeyeceğini” ileri sürerek savunmuştur.
Sanıklardan Ahmed Feyzi Kul; ifadelerinde: Maidetü’l-Kur’an eserinin kendisine ait olduğunu, bu eserde yazılı istihraçların hepsinin de hakikat olduğunu; ortada cemiyet mevcud olmadığını; hükumetin emniyeti aleyhinde çalışmadıklarını; yazdığı eseri Husrev’e, Onun da Said’e göndermiş olduğunu, orada teksir edilmiş olacağını; bir şahsı kasdetmediğini, komünizm ve ona müntehi dinsizliği kasdettiğini” söylemiştir.
Mahkemeye verdiği 3/12/948 tarihli müdafaasında da: “Kendisine isnad olunan cemiyetçilik ve 163. maddede yazılı suç unsurlarının mevcud bulunmadığını; Risale-i Nur’un hakaik-i İslâmiye ve envar-ı tevhidi güneş gibi gösteren birer abide-i hakkaniyet ve samimiyet olmaktan başka bir mana taşımadıklarını; ilmî hakikatleri serdederken siyasete dokunmasının suç olmayacağını; Risale-i Nur’un her sahada gayr-ı kabil-i taklid ve tanzir olduğunu, tevafuk harikasının sarih delâletiyle Kur’an’ın öz malı olduğunu; fani düşüncelerin ve günlük siyasî icbarların hatırı için ve fani eşhasın vaziyetlerini rencide etmemek için, ezelî hakikatleri ayak altına almanın Allah kudretini hiçe saymak olacağını; esasat-ı İslâmiye ve şeair-i diniyeye karşı tecavüz ve ihanetlere müdafaanın da bir vazife-i diniye olduğu, âli bir cihad olduğu, ulema-i dine teveccüh eden feraiz-i İslâmiye olduğu; dinsizlerin savletlerine, din yıkıcılarının ihanetlerine karşı ehl-i imanın da boş ve müdafaasız duramayacağını, elbette haysiyet-i imaniyelerine uzanan namerd tecavüzleri önleyeceklerini... İşte Risale-i Nur ve Nurcuların hakiki vaziyetleri bu olduğu; bunların devlet ve idareye mübarezeye kalkışmış anarşist adamlar olmadığını; Denizli Mahkemesinin Beşinci Şua da dahil olduğu halde bütün meselelerden beraat kararı verdiğini; Maidetü’l-Kur’an eserindeki tevafukların kendisinin icadı olduğunu; ehl-i vukufun ancak bu hakikati inkâr ile işin içinden çıkmış olduklarını” bildirmektedir.
Diğer sanıklar: Halil Çalışkan, Mehmed Çalışkan, Osman Çalışkan, Hasan Çalışkan, Mustafa Acet, Ceylân Çalışkan, Hıfzı Bayram, İbrahim Edhem Talas,